13 Eylül 2009 Pazar

Bazen sevinç, çokça keder

Karşılıksız sevmenin ta en sonuna kadar istismarı sanırım bu gerçekleşenler. İki kupayla biten sezonun akabinde tarihin en kötü başlangıçlarından birini bekliyordu çoğu Beşiktaş'ın çemberinden geçmişler benim gibi, emin olun. O yüzden pek bir kimsede peydah olan şaşkınlıktan eser yok bizlerde. Makus talihe küfür edercesine bir sırıtmadan bile söz edilebilir pekalâ. Hazların gerçekleri örten şeyler olduğunu savunan filozoflar büyük olasılıkla Beşiktaşlı'ydı, ya da hedonistler Boğaz'ın karşı tarafındandı veya semtin yukarı tarafındakilerdi sanki. Yine de sorun yok. Testlerde sorulan zıt anlam sorularında aşkın karşıtını zafer olarak işaretleyenler siyah önlüklü ve beyaz yakalılar halâ ve sınavdan çakmak onları üzmüyor yine. Hafta içi öğleyin oynanan kupa maçlarına okulun duvarlarından atlayarak gidiyorlar halâ. Abileri, uykusuz geceleri ruhun sesini bastıracak şarkılarla geçiriyor ve fonda Jeff Buckley söylüyor;

Oh... That was so real..
I love you, but I'm afraid to love you...

Hiç yorum yok: