30 Ağustos 2010 Pazartesi

3. haftaya siyah beyaz bakış


Beşiktaş, Süper Lig'in 3. haftasını Karabük deplasmanında aldığı 4-1'lik galibiyetle geçerken not defterimize takılanlar şunlardı;

- Beşiktaş, 2010/11 sezonunda oynadığı 9. resmi maçında 7. galibiyetini aldı. Son yılların en formda başlangıcı bu olsa gerek.

- Guti ve Quaresma, siyah beyazlı formayla ligdeki ilk golleriyle tanıştı.

- Nobre, Beşiktaş adına 44. resmi golünü attı.

- Bu sezon toplam 9 maçta attığımız gol sayısı 22 oldu, kalemizde ise 4 gol gördük.

- Quaresma, Beşiktaş formasıyla 4. golünü attı.

- Bu sezonun üçüncü 4 gollü galibiyeti alındı. Üç maçın da deplasmanda olması ilgi çekici.

29 Ağustos 2010 Pazar

Ne demiş ? #7


- Hocam, biz Baliç'i çok severiz... Oğlumuz gibidir.
- O zaman nüfusunuza alın, ben oynatmıyorum.

(Mustafa Denizli - Kendisine, Boşnak futbolcuyu oynatması yönünde telkinde bulunan Fenerbahçeli yöneticilere cevaben)

28 Ağustos 2010 Cumartesi

Makukula ?

Robinho haberlerine kitlenmiş Beşiktaş taraftarını sarsan bir söylenti düştü ajanslara; Ariza Makukula...

Doğruluk payı var mıdır, gerçekleşebilir mi, gerçekleşmeli mi, neden evet veya hayır ?

Dublin yolu


16 Eylül: Beşiktaş - CSKA Sofya
30 Eylül: R. Wien - Beşiktaş
21 Ekim: Beşiktaş - Porto
4 Kasım: Porto - Beşiktaş
2 Aralık: CSKA Sofya - Beşiktaş
15 Aralık: Beşiktaş - R. Wien

Delgado giderken


2006/07 sezonunun başında, önceki yıl UEFA yarı finali oynayan Basel'in yıldız futbolcusu Matias Emilio Delgado transfer edildiğinde Beşiktaş taraftarları mutluluktan uçuyordu. Ancak Arjantinli yıldız 4 sezon boyunca kendisinden beklenenleri karşılamak bir yana, gösterilen inanılmaz sabrı da hakça değerlendiremedi. Bu devirde neredeyse hiç bir şey oynamayan, koca bir sezonu (09/10) sıfır golle geçen bir "yaratıcı" oyuncuya 2,1 milyon avro maaş ödenmesi akılcı bir tutum mudur ? Akıllarda 07/08 sezonundaki Zürich eşleşmesinde attığı 3 golle Şampiyonlar Ligi kapısını açışından başka pek bir şeyle kalmayacak Delgado'nun Beşiktaş özeti;

Süper Lig: 82 maç 18 gol
Türkiye Kupası: 11 maç 3 gol
Avrupa Kupaları: 20 maç 6 gol

2006/07: 6 gol
2007/08: 11 gol
2008/09: 8 gol
2009/10: -
2010/11: 2 gol

22 Ağustos 2010 Pazar

İlk "dürtme"


Bilmem izlediniz mi, son haftaların ses getiren filmi Inception'da (Başlangıç), hayal dünyasına yolculuğa giden kahramanlar, rüyalarından uyanmak için bir dürtmeye ihtiyaç duyuyorlardı.

Herhalde dün geceki 90 dakika da bizim dürtülmemizdi. Herkes rüyasından uyandı mı bilmiyorum ama en azından "gözlerini aralayanlar"ın sayısının oldukça fazla olduğunu biliyorum.

2010/11 sezonunda eli yüzü düzgün ilk rakibimize, üstelik kendi evimizde 2-0 kaybettik. Dünkü tek ön liberolu sistemi, Ernst'in üzerine taşıyamayacağı bir yük bıraktıp, bir de bunun yanına Delgado gibi oyunun artık maalesef hiçbir yönünü oynayamayan bir oyuncu eklenince, keyfimiz kaçıyor. Buna karşılık, oyunun ilk 10 dakikada lehimize 2-0 olabileceği, yine rakibin lehine ıskalanan net bir kırmızı kart kararının olduğu açık. Korkumuz zaten daha çok, bu oyun tarzının katlanılması doğal olandan çok daha fazla riskli oluşu. Bu şablonla İnönü'de, özlediğimiz bol gollü zaferlerin de geleceği çok olası ama derli toplu takımlar karşısında orta saha kontrolünü rakibe böylesine devretmek ne kadar doğru ? Sorgulanması gereken bu.

Sanırım Schuster de (belki de dün gece bu gerçeği son kez teyit etmek istedi) artık Ernst - Guti (Necip) hattını kolay kolay bozmaz.

Bu arada Delgado'ya Arap ülkelerinden transfer teklifi geldiği ve teknik heyetin reddettiği yazılmış medyada. Yılda 2,1 milyon avro yıllık ücretiyle, 4 sezonda oynadığı tüm resmi maçlarda toplam 27 gol atabilmiş bulunan bu arkadaştan artık hayır gelmeyeceğini ne zaman farkedeceğiz ? Robinho ile dönüşümlü oynayacaklar sanırım !

Son bir söz de bir kısım İnönü sakinine... Nihat'ın daha 2. haftadan ıslıklanması nasıl bir şuur kaybıdır ? Nihat'ı ıslıklayanları ben de ıslıklıyorum.

21 Ağustos 2010 Cumartesi

Sırpsındığı Savaşı - II. Bölüm


Geçtiğimiz gün Yunanistan'ın kendi sahasında Sırbistan ile yaptığı hazırlık maçında çıkan kavga, basketbol salonlarında uzun süredir görülmeyen cinstendi. Özellikle Nenad Kristic'in akılalmaz vahşiliğine ve Bourissis'in kafasını sandalyeyle açmasına, dünya şampiyonası öncesi FIBA ne ceza verecek, merak ediyorum ?

Aşağıdaki sitede yer alan videodan olayları izleyebilirsiniz;

http://www.zougla.gr/page.ashx?pid=2&aid=165800&cid=10

Ligin ikinci maçından fazlası


Bu akşam İnönü'de STSL 2. hafta mücadelesinde İstanbul BB'yi ağırlıyoruz. Çok hızlı ve sansasyonel transferlerle girdiğimiz sezonda oynadığımız 6 resmi maçta 5 galibiyet, 1 beraberlik alırken 14 gol atıp yalnızca 1 gol yedik. Kısacası her şey yolunda görünmekte. Ancak İstanbul BB, şu ana kadar oynadığımız rakiplerin kalite ve oyun olarak çok önünde bir ekip.

Bu takımın Beşiktaş'la yaptığı maçlarda ortaya çıkan türlü gerginlik ve futbol dışı olayları da anımsarsak, daha ligin başında kritik olabilecek bir geçit sayabiliriz bu 90 dakikayı. İstanbul BB'yle bugüne dek yaptığımız resmi maçların karnesi de pek iç açıcı değil;

2007/08

Lig - İnönü: 0 - 0
Lig - Olimp.: 1 - 2

2008/09

Lig - Olimp.: 1 - 1
Lig - İnönü: 2 - 1

2009/10

Lig - Olimp.: 1 - 1
Lig - İnönü : 2 - 0
Kupa - Olimp.: 0 - 1

Oynanan 7 resmi maçta 3 beraberlik çıkmış, iki taraf da 2'şer maç kazanabilmiş, yani 7 maçın 5'inde rakip bize çelme takmış. Olimpiyat Stadı'ndaki 4 maçta ise hiç galibiyetimiz yok.

Perşembe günkü Helsinki deplasmanı öncesi sakat ve cezalı vermeden, güzel ve tempolu bir futbolla alınacak bir üç puan, büyük takımlar için çok önemli bir etken olan "sezon başında ivmeyi fazla kayıp vermeden yakalama" avantajına sahip olmamızı sağlayabilir.

Skor tahminim: 1 - 0 (Bobo)

20 Ağustos 2010 Cuma

Satır arası


Son 24 saattir sadece Beşiktaşlılar değil, tüm Türk futbolseverler bir kişiyi konuşuyor: Robinho.

Kulübün resmi sitesinden az evvel geçilen "Bu tür transferler sponsorsuz olmaz" alt yazılı metin, bence Robinho ile anlaşıldığını gösteren, diğer yandan da stadın adını değiştirecek sponsorluk anlaşmasına karşı olan taraftar tepkisini kısmak için oluşturulan bir stratejinin ürününden başka bir şey değil. Yine de kesin bir şey söylemek çok zor, o yüzden ihtiyatlı davranalım;

Sanırım hoşgeldin Robinho...

19 Ağustos 2010 Perşembe

Nostalji #2

Quaresma, Guti, Robinho, yıldızlar derken, "Taraftar sayısı işte böyle artırılır" lakırdılarını bol bol duyar olduk. Teoriler doğru görense de, Beşiktaşk pratiğinde geçersizler, bir hatırlatayım dedim.

16 Ağustos 2010 Pazartesi

Nem'a-lanalım


Yarın Avrupa kupalarında 141. maçımıza çıkıyoruz. Bundan yaklaşık 50 yıl önce Real Madrid deplasmanında alınan 2-0'lık mağlubiyetle başladığımız Avrupa serüvenimizde bugüne dek yaptığımız 140 maçta 47 galibiyet, 29 beraberlik, 64 mağlubiyetimiz var. Rakip ağları 167 kez havalandırırken kalemizde 208 gol gördük.

Güçsüz rakibimizi küçümsemeden, ancak kesinlikle farklı bir skor amacıyla çıkmalıyız sahaya. Daha evvelinde 2-0 ve 1-1'le elediğimiz rakibimizi bu kez her iki maçta da yenerek karnemizi düzeltme yolunda hızlanma şansı yakalasak iyi olmaz mı ?

2010/11 sezonu Beşiktaş tarihinin en başarılı Avrupa kupası serüveni olmaya aday. 1986/87'de oynadığımız Şampiyon Kulüpler Kupası çeyreği ve 2002/03'te gelen UEFA Kupası çeyreğini tekrar edebilecek potansiyele kesinlikle sahip olmamızın yanı sıra, henüz oynanan 4 maçta alınan 3 galibiyet, 1 beraberlik ve rakip ağlara yollanan 11 gol, karşılığında yenilen tek gol; bu yılın diğerlerinden çok daha güzel olacağını müjdeliyor.

Bir sezonda en çok galibiyet aldığımız Avrupa serüvenimiz, 5 zaferle tamamlanan 2007/08 sezonuydu (Sheriff 1-0; 3-0; Zürich 2-0; Liverpool 2-1; Marseille 2-1). Şimdi ise, Helsinki'yi geçtiğimiz takdirde 6 maç daha yapma hakkını cebe koyma gibi bir fırsatımız var ki, toplamda oynayacağımız 12 maçla bu da Beşiktaş tarihi açısından, bir sezonda Avrupa'da en çok maç yapma rekorunu kırma anlamına gelecek (Mevcut rekor 2007/08, 2002/03 ve 2000/01 sezonlarında oynanan 10'ar maçtır).

Bunun yanı sıra kesintisiz olarak üst üste 9. kez Avrupa kupalarındayız. Son olarak, Daum'lu 2001/02 sezonunda Edirne'nin dışında oynayamamıştık. Bu 9 sezonda yaptığımız 62 maçta galibiyet sayımız, yenilgilerimizin önünde; 26 - 24. 12 kez ise eşitlikle sonuçlanmış mücadelelerimiz. 89 gol atarken 78 tane yemişiz. Bu makası daha da açmamız gerektiğine inanıyorum.

Avrupa'da en golcü oyuncumuz hala Oktay Derelioğlu (14 gol). Rekorunu nihayet neredeyse 15 yıl sonra kıracak oyuncu gibi görünen Bobo'nun 10, bir dönemin gol makinesi Pancu'nun ise 9 golü var.

Son olarak, soğuk Finlandiya temsilcisiyle oynayacağımız iki maçın ilkinde öldürücü İstanbul neminin, Çarşı'dan sonra 13. adamımız olmasını, Helsinki maçlarının ise Avrupa karnemizi düzlüğe çıkarken kullanacağımız iki basamak olmasını diliyorum.

15 Ağustos 2010 Pazar

81 kere maşallah

Beşiktaş tarihinin en golcü yabancı futbolcusu Bobo, siyah beyazlı formayla 81. golünü İzmir'de Bucaspor ağlarına bırakırken 2010/11 sezonuna tam da istediğimiz gibi kazasız bir başlangıçın sevinç çığlığını müjdeledi.

Böylece de rüyaya dalmış oluyoruz. Kimse uyandırmaz umarım, taa ki Mayıs'ın sonuna dek...

14 Ağustos 2010 Cumartesi

Düşler, umutlar...

Bir çocuğun, uçurtmasının en yükseklerde sonsuza dek süzüleceğini umması kadar naif bir düşünce kaplar her yeni başlangıç öncesi sevenleri... "İnsan, düşlerinin büyüklüğü kadar özgürdür" deyişine selam çakarcasına, körü körüne peşinden sürükleyen şey nedir bu kadar insanı ? En gerçekçi kişinin bile çocukluk rüyaları yok mudur -bir tanesi bile olsa- yarım kalan, olamayan ? Dünyadaki tüm güçlerin toplamından bile büyüktür kısacası düşlerin, rüyaların, umutların gücü. Çünkü onlar sonsuz ve sınırsız, aynı zamanda yıkılamazlardır. Kendince bir milat belirleyip "sayabileceğin" başlangıçların sayısının sonsuzluğunun yanında, gerçeklikten nanik yaparcasına kaçıp girebileceğin "harikalar sığınağı"nın kapısında sorulan parola, göz kapaklarını düşürmektir, bundan kolay bir şey var mıdır ki hem rüyada hem dünyada ?

Bu gece saat 10'da yeni rüyalara dalıyoruz, ne zaman uyanabileceğimizi merak bile etmeden belki de, düşlerimizin güzelliğine aldanıp daha doğrusu inanıp...