20 Kasım 2010 Cumartesi

Sınırsız futbol


Maçlar haricinde pek televizyon izlemediğimden olsa gerek, güzel bir futbol programını ıskalamışım. Geçtiğimiz Pazar CNN Türk'te denk geldim ve çok beğendim. Hamasetten ve ezbere, karından konuşmadan uzak, olabildiğince istatistiklerden yararlanmaya çalışan ve olayları değil daha çok fikirleri konuşma hevesinde, uzun süredir izlediğim en kaliteli futbol programıydı Sınırsız Futbol. Nebil Evren, Cem Yılmaz ve Hakan Yaşar'ın katılımcıları olduğu programı benim gibi "saf futbol"severlere şiddetle tavsiye ederim.


19 Kasım 2010 Cuma

Santa Cruz ?


Bugün spor medyasında Beşiktaş'ın Roque Santa Cruz'la ilgilendiği, Manchester City'de bir türlü bekleneni veremeyen 29 yaşında ve 1.91 boyundaki Paraguaylı golcünün de siyah beyazlılara sıcak baktığı yazılmış.

Ne dersiniz, olur mu, olsa iyi olur mu ?

17 Kasım 2010 Çarşamba

Oylar Hamit'e


FIFA tarafından düzenlenen Puskas Yılın Golü Ödülü'nün, bu seneki adayları arasında Hamit Altıntop'un Kazakistan'a attığı muhteşem gol de var. Milli futbolcumuzu oylamada ilk sıraya taşımak için aşağıdaki bağlantıya tıklayıp ankete katılabilirsiniz;

http://www.fifa.com/ballondor/puskasaward/index.html

16 Kasım 2010 Salı

Beşiktaş - Hemofarm Stada


10 Nisan 2008. Güçlü kadrosuyla ligde ve Avrupa'da fırtına gibi esen, gruplarda yaptığı 10 maçın tamamını kazandıktan sonra, 15 sayılık dezavantajın rövanşında Hapoel Jerusalem'i Akatlar'a gömen, sonraki turda müthiş bir taraftar desteğiyle Kızılyıldız'ı da deviren Beşiktaş, İtalya'da ULEB Kupası çeyrek finalinde ezeli rakibi Galatasaray'la eşleşiyor.

Son topa kalan mücadele, 61-60 sarı kırmızılıların lehine sonuçlanacak ve Beşiktaş, final favorilerinden olarak düşünüldüğü turnuvaya veda edecekti.

O günden sonra Avrupa'da istediğimizi hiç gerçekleştiremedik. Son iki sezon da Eurocup gruplarından çıkamadık.

Bu akşam, futbolda olduğu gibi basketbolda da yeni bir dönem başlatma şansımız var. Güçlü Sırp temsilcisi Hemofarm Stada'yı yenerek bayramı çiftlemek gerek.

Iverson etkisi ile maç, TRT Spor kanalından da yayınlanacak. Umarım bu Akatlar'daki kalabalığı seyreltmez.

İyi Bayramlar !

15 Kasım 2010 Pazartesi

Takip edilesi Beşiktaş blogları


Rakiplerimiz ne yapıyor ?


Avrupa Ligi L Grubu'nda çekiştiğimiz rakiplerimiz kendi liglerinde ne haldeler, bir bakalım:

Porto: Dün, ligin dibindeki Portimonense'yi Dragao'da 2-0'la geçtiler. 11 haftası geride kalan Portekiz Ligi'nde 10 galibiyet ve 1 beraberlikle, en yakın rakipleri son şampiyon Benfica'ya 10 puanlık bir fark yaptılar bile. Bu sene ligi süpüreceklerini tahmin etmek zor değil.

Rapid Wien: Bu hafta Mattersburg'la deplasmanda 2-2 berabere kaldılar. Ligde liderin 5 puan gerisinde üçüncü durumdalar.

CSKA Sofya: 2 Aralık'ta evlerinde ziyaret edeceğimiz Bulgar temsilcisi, ligde oynadığı son maçta Plovdiv'i 1-0 yenerek 4. sıraya kadar yükselmeyi başardı. Lider Litex Lovech'in 9 puan gerisindeki CSKA, teknik direktör değişikliğinden sonra toparlanmışa benziyor.

14 Kasım 2010 Pazar

Schuster, Rijkaard olmayacak


Küçük beyinler olayları, ortalama beyinler kişileri, büyük beyinler fikirleri konuşur, tartışır.

Kasımpaşa beraberliğini, Gaziantep B.B. mağlubiyetini, Guti’nin kaçırdığı penaltıyı ve fizik kondisyon durumunu, Quaresma’nın verilmeyen golünü bir kenara bırakalım. Zira şimdi, fikir konuşmak zamanıdır.

Elden kaçırılan rakipler, sürpriz yenilgiler, her takımın kaderinde olduğu ve olacağı gibi, Beşiktaş’ınkinde de mevcuttur ve varolmaya devam edecektir. Burada alışılagelmişin dışında bir sorun olduğunu iddia edenleri mantığa davet etmek gerekir. Buna “futbol” diyorlar. Güçlü, güçsüzü her seferinde kesinlikle yeniyor olsaydı, dünyanın en çok izlenen sporu olur muydu, bir soru işareti.

Bu genellemeden Beşiktaş özeline inelim.

Nasıl bir Beşiktaş istiyoruz ?

Hayallerimizi, gündelik olaylardan ve güncel kişilerden soyutlanarak kuralım. 2013’te 110. yılını kutlayan Beşiktaş nasıl bir vizyonda, hangi istasyona giden rayda ilerliyor olmalı ?

Sezon başında Schuster ile gerçekleşmiş bulunan devrim, Beşiktaş’ın kurtuluşudur. Tıpkı Vicente del Bosque’ye iki sezon sabredilebilmiş olsaydı gerçekleştirebileceğimiz gibi. Karakterli, rakibin yeteneklerini ve zaaflarını bilen ancak kendi gerçeklerinden ve yolundan vazgeçmeyen ve bunları dikte ettirmeye çalışan, Kara Kartallar lakabını kalabalık savunma hattıyla rakibine pozisyon vermediği bir maçta değil de, rakip kaleye tam 66 kez saldırıp izleyenleri büyülediği ancak yine de yenişemediği bir karşılaşma esnasında kazandığının bilincinde, geleneğini yeteneği ile harmanlayabilen bir Beşiktaş benim hayalimdeki.

Avrupa kupalarında deplasman maçlarına ve ligde derbi karşılaşmalarına önce rakiplerinin önemli silahlarını durdurmak, sonra da yakalayabileceği fırsatların peşinde koşmak parolasıyla çıkan bir Beşiktaş değildir hiçbirimizin düşlerindeki. Son haftalardaki olumsuz skorlardan güç alarak artık iyiden iyiye seslerini yükselten karşı devrim çığırtkanlarının, “Beşiktaş’ta Daum sesleri” diyenlerin istediği sanırım bu olsa gerek.

Futbolda başarılı olmanın sadece tek bir formülü olmadığı gerçek, yapıcı muhalif seslere kulak kabartmak şart. Ancak Schuster’i, Beşiktaş’a aşılamaya çalıştığı bu yeni ruhun henüz oturma döneminde, birkaç kötü sonucu felaket senaryosuna döndürerek yıkmaya, göndermeye çalışmak her şeyden önce Beşiktaş’ın geleceğine ihanet etmektir.

Bu takım lig ve Avrupa’da neredeyse her sezon “uzun bir başarısızlık” serisi yakalar. Bu sezonkinin nedenini yalnızca uygulanmaya çalışan yeni modele bağlamak futbol cahilliğidir. Geçtiğimiz sezon ligde iki kez 4 maç boyunca kazanamadığımızı, 2005/06 sezonunda İnönü’de oynadığımız lig maçlarında 6 galibiyete karşılık tam 7 mağlubiyet aldığımızı hatırlayan var mı ?

Ancak hiçbir zaman bu takım, bu sezonki gibi 10 Avrupa kupası maçında 7 galibiyet alamadı; oynadığı son 7 Avrupa deplasmanında hiç kaybetmeyerek yaptığı gibi bir dış saha başarısı kaydedemedi. (Rakiplerimizin güçsüz olduğunu söyleyenlere birkaç hatırlatma yapabilirim: M. Kharkiv 1-4, CSKA Sofya 2-2, D. Bükreş 1-2, Malmö 0-1, Bodo 1-1, Sarajevo 2-2)

Sizce de Schuster’in Türkiye kariyerinin gelişimi, Rijkaard’ınkini hatırlatmıyor mu ? Bol gollü zaferler ve alışık olmadığımız karakterli bir sistem ve büyük umutlarla başlanan serüvenin, yer yer teknik adamın kendi hataları, yer yer oyuncu performanslarının yerlerde sürünmesiyle, en kötüsü de ilerleyen süreçte yönetimden gelen anlamsız müdahale ve medyadaki inanılmaz yorumlarla kaybolan motivasyon ve denge ile kabusa dönüşmesi…

Beşiktaş camiası, yönetimi ve taraftarı ile buna izin vermemelidir. Bernd Schuster, puan cetvelinden bağımsız olarak en az 2 sezon boyunca Beşiktaş’ı yönetmelidir. Çevresel faktörülerin, Rijkaard’a, Gerets’e, Lucescu’ya yaptığı gibi takıma müdahale ederek taşların yerinden oynamasına müsaade edilmemelidir.

Şayet korktuğumuz senaryo gerçekleşirse, işte asıl bu Beşiktaş’ın gelecek 5 yılını karanlıklara iten bir felaket olur.

NOT: Bu yazı, Gençlerbirliği maçı oynanmadan kaleme alınmıştır.

Oku, dinle, izle #5


13 Kasım 2010 Cumartesi

Akatlar şenleniyor


Allen Iverson'un gelişiyle hareketlenen Beşiktaş basketbol şubesi, Perşembe akşamı bayanların Aris'i 61-45 ile dize getirmesiyle 1998'in manevi rövanşını aldı; dün akşam da uzatmaya giden maçta erkekler Oyak Renault'u 87-81 ile geçerek lige üst üste 2. galibiyetini aldı.

Bayanlarımız yarın Akatlar'da Galatasaray'ı ağırlıyor, Salı akşamı ise Eurocup gruplarının ilk maçında Sırp temsilcisi Hemofarm Stada siyah beyazlı taraftarlar ve Iverson ile tanışacak. Sonrasında ise ligde Fenerbahçe derbisi bekliyor bizleri. Kısacası potada heyecanlı günler pek bir yakında.

Yıllardır türlü sorunla uğraşmalarına rağmen ellerinden geleni yapan takımlarımız sonsuz desteği hak ediyor.

Bayramda Akatlar'a !

7 Kasım 2010 Pazar

Öyle bir geçer zaman ki #9

Rıza Çalımbay yönetimindeki Beşiktaş, 2004/05 sezonunu A. Sebatspor deplasmanında kapatırken 18 yaşındaki bir genç profosyonel kariyerininin ilk sayfasını açıyordu. Veysel Cihan ve Orhan Kaynak'ın karşılıklı golleriyle 2-2 berabere biten maçın siyah beyazlılar açısından tek olumlu yanı orta sahada ve defansın solunda görev yapabilen, sol ayaklı bir genci PAF takımından A takıma kazandırmış olmaktı; Mehmet Seyfettin Sedef.

Ertesi sezonun sonlarında göreve gelen Jean Tigana döneminde şans bulmaya devam eden Mehmet Sedef, 2006 Mayıs'ında İzmir'de Tümer (2) ve Gökhan Güleç'in golleriyle Fenerbahçe'yi 3-2 yenen Beşiktaş Türkiye Kupası'na uzanırken ilk 11'de sahaya çıkmıştı.

Mehmet, Kara Kartallar sonraki sezon yine aynı şehirde, bu kez K. Erciyesspor'u Bobo'nun 101'deki golüyle geçerek tekrar kupaya uzanırken 51. dakikada Koray'ın yerine sahaya girmiş, kariyerindeki ikinci finalden de mutlu ayrılmıştı. Bir sezon daha Beşiktaş'ta oynayabilen Mehmet Sedef, Süper Lig ve Kupa'da toplam 42 resmi maça (31 Süper Lig, 11 Kupa) çıktığı yuvasından 2008/09 sezonunun başında iki kez güldüğü İzmir'in siyah beyazlısı Altay'a kiralık verilerek ayrılacaktı. Ege temsilcisinde yeterince şans bulamayacağı iki sezon geçiren Mehmet, şu an bu sezon Süper Lig'e yükselen Konyaspor'un başarısı için ter döküyor.

Ne olacak bu Nobre'nin hali ?


Bu aralar sakatlıklarla cebelleştiğinden adını pek duymasak da yılda 2,4 milyon avro kazanan bir forvetimiz var, belki hatırlarsınız: Mert Nobre. Bu sezon 4 golü bulduğundan yıllık görevini ifa etmiş gibi görünüyor ancak kendisiyle sözleşmemiz gelecek sezon sonuna dek devam ediyor. Yaklaşık 5 milyon avroluk bir maliyet demek bu. Kısacası finansal gücümüzü hiçbir şey karşılığında harcamaya devam ediyoruz.

Guti'nin yıllık ücretinin bile 2,7 milyon avro olduğunu hatırlatarak, kendisine teşekkür edilmeli ve sezon sonunda teklif veren ilk kulübe satılmalı, zira bu hamlenin Beşiktaş açısından çok karlı hatta elzem olacağını düşünüyorum.

Nobre'nin Beşiktaş karnesi (Lig + Kupa + Avrupa):

2006/07: 12 gol
2007/08 12 gol
2008/09: 14 gol
2009/10: 3 gol
2010/11: 4 gol

6 Kasım 2010 Cumartesi

Oku, dinle, izle #4


Oku: http://www.haber1903.com/schuster-del-bosque-olmamali_2_44886
Dinle: Beck - Dead Melodies
İzle: Girl, Interrupted

Ey Kaptan ! Geldiysen...


... 3 kez daha kalenin içine vur !

5 Kasım 2010 Cuma

Taraftar 'Avrupa' diyor


"Hangisi" diye sorarak siyah beyazlı taraftarın önceliğini ölçtüğümüz anket sonucunda 59 katılımcının 45'i, bir UEFA yarı finalini lig şampiyonluğuna tercih etti. Yani 100 Beşiktaşlı'dan 76'sı için Avrupa'da başarı, yerelden çok daha önemli. Çoğunluğun bir parçası olarak bu tablodan mutlu ve umutlu olduğumu itiraf etmeliyim. Bir hayali gerçekleştirmenin yolu, ona gerçekten inanmak ve ısrarcı olmaktır. 2010/11 sezonunun, Avrupa kupaları serüvenimiz için gerçek bir devrim olması umudu ile...

Çıktık açık alınla Dragao'dan


Quaresma'sız bir orta saha, daha maçın başında kaçırılan yüzde yüzlüğe yakın gol pozisyonı, yenilen anlamsız bir penaltı golü, acayip bir hakem dörtlüsü, rakibin 10 kişi kalmış olmasının avantajından yeterince yararlanamama, direkten dönen iki top... Türlü olumsuzluğa rağmen Avrupa'nın en acımasız deplasmanlarından Dragao'dan 1 puan çıkararak görevini yapan takımımızı kutlamak gerek. Galibiyet, gerçek bir zafer olurdu ancak bu beraberliği de takımımızın Avrupa macerasındaki olgunlaşmayı güçlendirecek bir adım olarak görüyorum.

Bunun haricinde bu 90 dakikanın ardından düşülmesi gereken notlar;

- Son 10 Avrupa kupası maçında yalnızca 1 mağlubiyet aldık.
- Avrupa kupalarında oynadığımız son 7 deplasman maçında da yenilmedik.
- Gruptan çıkmayı % 90 garantiledik.
- Ersan Gülüm diye bir stoper kazandık, Nihat ve Hakan'ı tekrar kazanma şansı elde ettik.

Deplasmanlarda takıma karakterli oynamayı öğretmiş olman bile yeter, teşekkürler Bernd Schuster.

2 Kasım 2010 Salı

Bobo'nun sözleşmesi

Bobo'nun sözleşmesi bu sezonun sonunda bitiyor. Yönetim elini çabuk tutup uzatsa da rahat etsek. Biliyorum, sayıları az da olsa bazıları Bobo'nun yer yer dalgalı performansından memnuniyetsiz ve daha iyi bir yabancı forvet istiyorlar. Bu durumda bile, bizim yetiştirdiğimiz bu yeteneğin öyle bonservisini eline alıp gitmesine göz yumamayız. Kırıcılığını geçtim, hiç iktisadi değil. İşte İstanbul'da 5. yılını doldurmanın eşiğindeki Brezilyalımızın Beşiktaş karnesi;

Organizasyon...... Maç..Gol
Türkiye Ligi.............132.....56
Türkiye Kupası.........31.....22
Süper Kupa...............3.......1
Avrupa Kupaları........34......12
Toplam...................200.....91

31 Ekim 2010 Pazar

Beşiktaş - Sivas maç notları

- Ekim ayındaki ilk lig galibiyetimizi aldık.
- Bobo, Beşiktaş formasıyla 200. resmi maçına çıktı ve 91. golünü kaydetti.
- Gol attığımız son 6 maçın tamamında Bobo da ağları sarstı.
- İbrahim Üzülmez, siyah beyazlı formayla 397. resmi maçını oynadı.
- Necip Uysal, ligde ilk kez gol attı.
- Sivas karşısında 11. lig maçımızda 5. galibiyetimizi aldık.
- Taraftarlar, İnönü'de Sivas'a karşı ilk kez kazanma sevinci yaşadı.
- Sivas, ligde 6 maçtır Beşiktaş'ı yenemiyor.
- 4 maçlık yenilgi serisi nihayet İnönü'de 4 günde alınan 2 galibiyetle kırıldı.

Oku, dinle, izle #3


Dinle: Mor ve Ötesi - Sor
İzle: Inglourious Basterds

30 Ekim 2010 Cumartesi

İstikrar dedikleri


Avrupa'da bir başarı geleneği kazanmış bazı takımların 2000/01 sezonunda görevli olan teknik adamlarından başlayarak hoca değiştirme frekansları aşağıdaki gibi... 3 Büyüklerimiz tahmin edileceği gibi son sıraları kimseye kaptırmıyor. Sahi, ligin 10. haftası geçilirken puan cetvelinde tarihte ilk kez hiç bir İstanbul Devi'nin ilk üçe girememesi tesadüf mü ?


Kulüp..........................Yıl...TD Sayısı...Kaç yılda bir TD değişiyor
Manchester United........24.........1.............24
Arsenal........................14.........1.............14
Werder Bremen............11..........1.............11
Liverpool......................12..........3.............4
Bayern Münih..............12...........6............2
O. Lyon.......................10..........5.............2
Barcelona....................10..........6.............1,67
Chelsea.......................10..........8.............1,25
Valencia.......................11..........9.............1,22
Fenerbahçe................10...........9.............1,11
Real Madrid...................11.........11..............1
Beşiktaş.......................10.........11.............0,91
Galatasaray.................10.........11.............0,91

29 Ekim 2010 Cuma

Şok, uzatma ve yağmur


2006/07 sezonu... UEFA 1. tur eşlemesinde İstanbul'da CSKA Sofya'yı Kleberson ve Gökhan Güleç'le 2-0 yenen Beşiktaş, rövanşta şoka giriyor. Normal süreyi 2-0 mağlup kapatıyor. Sağanak yağış altında oynanan maç uzatmaya gidiyor ve Kara Kartal Nobre ve Bobo ile 120 dakikayı 2-2 tamamlayarak turluyor. Bobo, siyah beyazlı formayla ilk Avrupa golünü burada kaydetmiş oluyor.

4 sene sonrasında yine sürpriz bir şekilde uzatmalara giden bir maç ve yine yağmur. Bu kez skor 3-0, goller Bobo (2) ve Guti. Ekim ayının ilk galibiyeti. Müthiş bir Guti ve Bobo'nun siyah beyazlı formayla 199. maçı ve 90. golü. Pazar günkü Sivas maçı öncesi yorgunluk, argınlık... Gelecek vaad eden bir adet Necip ve bir adet Onur. Dünün özeti budur...

İyi bayramlar.

28 Ekim 2010 Perşembe

Bobo, 200. maça doğru

Beşiktaş tarihinin en golcü yabancısı Bobo, bu akşam Mersin İ.Y. karşısında görev yaparsa siyah beyazlı formayla 199. resmi maçına çıkmış olacak. Dragao'da Brezilyalı oyuncumuzun 200. maçını kutlarken, bir de sürpriz üç puan kutlayabilme umuduyla...

Organizasyon...... Maç..Gol
Türkiye Ligi.............131.....55
Türkiye Kupası.........30.....20
Süper Kupa...............3.......1
Avrupa Kupaları........34......12
Toplam...................198.....88

27 Ekim 2010 Çarşamba

Kavruk-2


Robinho'yu çok istemiştik de olmamıştı. Kavruk diye takma bir ad bile bulmuştu siyah beyazlı taraftarlar kendisine. Şimdi -bir sürpriz olmazsa- ondan hiç de aşağıda kalmayan bir başka Kavruk transfer ediyoruz gibi... Medya organlarının neredeyse tamamı Allen Iverson Beşiktaş'a hoşgeldin diyor hali hazırda, ancak ağzı yanan bir güruh olarak yoğurdu üfleyerek yiyelim bir iki gün daha...

24 Ekim 2010 Pazar

IBG (Iverson Bizi Gözetliyor)


Bugün 13:00'de Akatlar'da oynanacak Beşiktaş - Banvit maçının internet üzerinden Allen Iverson'a izletileceği ve kendisini İstanbul'a getirmek için taraftarın ikna aracı olarak kullanılacağı söyleniyor. Aslı var mıdır bilemiyorum ama, Iverson'dan önce yıllardır yaşadıkları zorluklara rağmen yüzümüzü hiç karartmayan, bu sezona da Ankara'da Türk Telekom'u yenerek başlayan basketbolcularımız için herkes salona !

23 Ekim 2010 Cumartesi

Hulk'tan halkın takımına

"Beşiktaşlı taraftarların bana olan yaklaşımına müteşekkirim. Ben de onları alkışlayarak, bu jestlerine karşılık vermeye çalıştım..."

http://www.uefa.com/uefaeuropaleague/matches/season=2011/round=2000128/match=2002984/postmatch/quotes/index.html

2007/08 sezonunda Şampiyonlar Ligi gruplarının 2. maçında Beşiktaş, sahasında Porto'ya 1-0'la boyun eğerken, son dakika golü Quaresma'dan gelmiş, sonrasında İstanbul'a transfer olan Portekizli yıldız, siyah beyazlı takım ve taraftarla ilk gönül bağının bu karşılaşmada kurulduğunu söylemişti...

İster misiniz 2 sezon sonra Hulk da Halkın Takımı'na gelsin ?

Yine mi hüzün var, niye ?

21 Ekim 2010, Beşiktaş: 1 - Porto: 3

17 Ekim 2010 Pazar

Ekim laneti

- Ekim ayına girilerken 2010/11 sezonunda oynadığı 14 resmi maçta tek mağlubiyeti olan (İBB 0-2) Beşiktaş, bu ayda oynadığı 2 müsabakayı da yenik tamamladı. (Trabzon 0-1, Manisa 2-3)
- Bu sezon ilk kez kalemizde 3 gol birden gördük.
- İbrahim Üzülmez, siyah beyazlı formayla 394. maçına çıktı.
- Bobo, Beşiktaş forması ile 87. golünü kaydetti.
- 4 dakikalık uzatmada 3 gol pozisyonunu değerlendiremedik.
- Tabata, Beşiktaş kariyerinde ilk kez kırmızı kart gördü.
- Beşiktaş'a karşı elle oynamak serbest mi bırakıldı ? Ben 5 hentbol saydım.
- 8. hafta sonunda liderden 7 puan uzağa düşmüş olduk.
- Karamsarlığa gerek yok, önümüzde yakın Avrupa kupaları tarihimizin en önemli maçlarından biri var. Porto karşısında alınacak bir galibiyet takımı tekrar havaya sokacaktır.

9 Ekim 2010 Cumartesi

Akatlar'da Iverson sesleri

Biliyorum, başlık şaka gibi oldu ama gerçekleşmesine çok birşey kalmadı diyenlerin sayısı fazla medyada... Şayet olursa Türk spor tarihinde basketbol salonunu kombine bilet satışlarıyla sezon başlamadan kapatan ilk kulüp olabiliriz. Linki şimdiden verelim;

Guti'den Alonso'ya imzalı forma

Holosko


Son dönemde vermediği pas ve yapmadığı asistlerle ön plana çıkan Filip Holosko'nun Beşiktaş geçmişine bir göz atalım. 2013 Mayıs'ına kadar kulüple sözleşmesi bulunan Slovak forvetin, İstanbul kariyerinin en kritik günlerini geçirdiği açık. Çok sevdiğim bu oyuncu umarım bir şekilde toparlanır ve atacağı gollerle yine taraftarın gönlünü kazanır. En azından, illa ki elden çıkarılmak isteniyorsa, sezon sonunda kulübün menfaatlerini gözeterek mantıklı bir rakama satılır; Tello veya Batuhan gibi hibe edilmez.


Sezon....................Lig..........Kupa..........Avrupa..........Toplam 2007/08..................7.............2..................0.......................9
2008/09..................10...........4..................1.......................15
2009/10..................6.............0..................0.......................6 2010/11..................0.............0..................3.......................3
Genel....................23............6...................4......................33

NOT: Holosko, 2007/08 sezonunun ikinci devresinde transfer edildiğinden ilgili veriler yarım sezonluktur.

Sakin ol şampiyon


Löw'e böyle demektense, Hiddink'e "Kıpırda biraz be abi" diye çıkışsak daha mı iyiydi, bilemedim şimdi ?

3 Ekim 2010 Pazar

Nereden nereye

25 Kasım 2009 - Beşiktaş, Old Trafford'da Manchester United'ı Tello'nun golüyle 1-0 yenerken...

2002/2003 sezonuna girildiğinde, -şaka gibi ama- Beşiktaş'ın Avrupa kupaları tarihinde yalnızca 3 deplasman galibiyeti vardı. Lucescu yönetimiyle ilk kez belini doğrultan Kartal, bu sezonla birlikte 9 kez üst üste Avrupa kupalarında oynayarak bugün deplasman galibiyetini 72 maçta 14'e çıkardı. İşte meraklıları için Beşiktaş'ın tüm deplasman galibiyetleri;

1986/87 : D. Tiran 2 - 0
1997/98 : Maribor 3 -1
2000/01 : L. Moskova 3 - 1
2002/03 : Sarajevo 5 - 0
2003/04 : Chelsea 2 - 0
2005/06 : Vaduz 1 - 0
2005/06 : Malmö 4 - 1
2005/06 : V. Guimares 3 - 1
2007/08 : Sheriff 3 - 0
2008/09 : S. Brijeg 2 - 1
2009/10 : Man. Utd. 1 - 0
2010/11 : Vikingur 4 - 0
2010/11 : Helsinki 4 - 0
2010/11 : R. Wien 2 - 1

Trabzon - Beşiktaş: Maç öncesi notları


- Beşiktaş 90 dakikadan galip ayrılırsa, Bursaspor puan kaybettiği takdirde bu haftayı lider kapatacak.
- Beşiktaş bu sezon oynadığı 14 maçın 11'ini kazanırken, Trabzonspor 8 maçta 3 galibiyet aldı.
- Trabzonspor'un bu sezon evinde oynadığı 3 maçta toplam 16 gol oldu.
- İbrahim Üzülmez bu maçta görev alırsa tam 394. kez siyah beyazlı formayı terletmiş olacak.
- Bobo, Trabzon deplasmanında 2 gol kaydederse bu sezonki 10. resmi golüne ulaşmış olacak.
- Trabzonspor, Beşiktaş'ı 7 maçtır yenemiyor:
2007/08 A. Aker 3 - 2
2007/08 İnönü 3 - 0
2008/09
A. Aker 0 - 0
2008/09 A. Aker 2 - 1 (Kupa)
2008/09 İnönü 1 - 1
2009/10 A. Aker 2 - 0
2009/10 İnönü 0 - 0

2 Ekim 2010 Cumartesi

Makus talihin nihayet yenildiği maç


Stadımıza adını veren İsmet İnönü’nün yıllar evvel Bozüyük’te yaptığını Schuster’li Beşiktaş, neredeyse sonsuz bir bekleyişi noktalarcasına Viyana’da yaptı Perşembe akşamı. Kazanılanları sadece üç puan ve bir galibiyet olarak görmek en hafif tabiriyle “naiflik” olur.

Avrupa kupalarında neredeyse 30 yıl boyunca hiç tur atlayamamış (geçilen ilk tur, 1986/87 sezonunda D. Tiran eşleşmesiyle gelmiştir) bir ekibin potansiyelini belirli bir noktaya getirdikten sonra bile bu arenada başarılı olamayışı çok acı bir durumdu. Nihayet Lucescu ile 2002/03 sezonunda oynanan çeyrek final, ertesi sezon son saniyede kaçırılan Şampiyonlar Ligi’nde turlama fırsatı, bu “makus talihi” yenmeye en çok yaklaştığımız anlardı. İkisinde de Lazio engeline takılmıştık.

Sonraki seneler, öncesinde de olduğu gibi sansasyonel zaferlerimiz oldu. PSG, Barcelona, Chelsea, Liverpool ve Manchester United gibi devleri dize getirsek de sürdürülebilir bir başarı yakalayamadık hiçbir zaman. Sorun mantalitedeydi belki de. Schuster’le değişen de bu olmadı mı ? Rakibi zihninde büyütmeden, kendi karakterini sahaya yansıtan bir ekip. Bir türlü kıramadığımız şeytanın bacağını 2010/11 sezonu itibarı ile paramparça etmemizin sırrı bu işte.

Orta seviyedeki 5 takımdan oluşan UEFA Ligi gruplarından üst üste 3 defa da çıkamayarak (2004/05, 2005/06, 2006/07) kendi kendimize oluşturduğumuz “kara büyü” de Viyana’da dağılıp gitti bana kalırsa. Grup L bitmiş, Beşiktaş ve Porto takımları arasında oynanacak iki final kalmıştır sadece. Bu arada valsin başkentinde temizlediğimiz bir hesap da ev sahibi takımla olandı. Rapid Wien, Beşiktaş’ı Türk futbol devrimi gerçekleşmeden, karanlık çağlarımızda tam üç kez elemişti (1960/61, 1967/68, 1984/85). İnönü’deki maçın grubun son haftasına kalması o yüzden biraz canımı sıkıyor. Maça as kadro ile çıkmama ihtimalimiz, en az o dönem ve bu dönemki kadar “farklı” bir skor konusundaki amansız dileklerimi ürkütüyor.

2010/11 sezonunda Avrupa kupalarında 8 maçlık yenilmezlik serisi yakalayarak, rakip ağlara tam 20 gol göndererek, kalemizde sadece 2 gol görererek, 3 deplasman galibiyeti alarak, 7 kez kazanarak tarihimizin saydığım her bir paragrafta en parlak günlerini yaşamaktayız.

Umarım kendi tarihimizi yazmaya devam ederiz. Çünkü bunu çok çok uzun zamandır bekliyorduk…

Oku, dinle, izle #2

Oku: http://www.ekomoni.com/uefa-kriterlerinden-en-cok-besiktas-etkilenecek.html
Dinle: Sum 41 - Pieces
İzle: Tabutta Rövaşata

26 Eylül 2010 Pazar

Ne demiş ? #8


"Sen daha merdiveni bile görememişken, kaderin çoktan ilk basamağı çıkmıştır." - Martin Luther King

Nostalji #4

3 Haziran 2002 - Yarım asır aradan sonra katıldığımız Dünya Kupası ilk maçında rakibimiz Brezilya. İlhan Mansız, dönemin dünyaca ünlü sol beği Roberto Carlos'u makas hareketiyle çalımlayarak geçiyor. Yanılmıyorsam pozisyonun devamında Brezilyalı oyuncu İlhan'ın elini sıkarak tebrik etmişti.

100'e doğru

Sezon....................Lig..........Kupa..........Avrupa..........Toplam 2005/06...................5............4....................0........................9
2006/07..................11...........7....................2.......................20
2007/08..................10...........2....................4.......................16
2008/09..................11...........7....................1.......................19
2009/10..................12...........1....................1.......................14 2010/11..................5.............0....................2........................7
Genel....................54...........21..................10......................85

NOT: Bobo, 2005/06 sezonunun ikinci devresinde transfer edildiğinden ilgili veriler yarım sezonluktur. 2007/08 sezonunda Süper Kupa finalinde attığı gol, Kupa hanesine yazılmıştır.

Oku, dinle, izle #1

1993 tarihli Brian de Palma yapımı Carlito's Way (Carlito'nun Yolu)'den bir sahne...

Oku: http://acetobalsamico.blogspot.com/2010/08/jose-mourinho-roportaj.html
Dinle: Damien Rice - Volcano (cover)
İzle: Carlito's Way

25 Eylül 2010 Cumartesi

Bobo - Ernst A.Ş.

Beşiktaş, Fabian Ernst'in iki Gutivari asistini çerçeveye gönderen Bobo'yla Antalyaspor'u 2-1 yenerken not defterimize takılanlar şunlardı;


- Beşiktaş, 2010/11 sezonunda oynadığı 13 maçta 10. galibiyetini aldı.
- Bobo, siyah beyazlı formayla bu sezonki 7., toplamda ise 85. golünü kaydetti. Brezilyalı forvet, Beşiktaş tarihinin en golcü yabancısı olma özelliğini koruyor.
- Beşiktaş oynadığı son 3 maçın da son 5 dakikasında gol buldu [CSKA Sofya/Ernst ('90), Fenerbahçe/Guti ('86), Antalya/Bobo ('90)].
- Beşiktaş, Antalyaspor'la yaptığı son 15 lig maçında yenilgi almadı.
- Bobo, Antalyaspor'a karşı 11. resmi golünü attı.
- Bobo bu sezon üçüncü kez bir karşılaşmada 2 gol birden attı.
- İbrahim Üzülmez, siyah beyazlı formayla 392. kez sahadaydı.

Endüstriyelleştiremediklerimizden miydiniz ?

3,5 milyon lira yıllık bir bedele BJK İnönü Stadyumu'nun isim hakları Fiyapı'ya verildi. Önümüzdeki sezon için de 3 milyon dolarlık bir ön anlaşma mevcut.

24 Eylül 2010 Cuma

Quaresma

17.09.2010 - Quaresma, Kadıköy'de tribünlere Beşiktaş armasını gösteriyor. Bunu son yapan, 4-3'lük unutulmaz derbide kafa ile ikinci golümüzü atmasının ardından John Carew'di.


Ricardo Quaresma ile ilgili transfer söylentileri ayyuka çıktığı sıralarda endişelerim yok değildi. Barcelona, Inter gibi dev kulüplere gitmiş ama performans verememiş, çok yetenekli ve 22-23 yaşlarını çoktan geride bırakmış (yani artık hata yapamacağı döneme girmiş) bu adamın İstanbul'a ve ligimize adapte olabileceğinden, buraları, Beşiktaş'ı, taraftarın ateşli karakterini sevip, anlayıp önemseyeceğinden şüpheliydim. Bu düşüncelerimi de 4 ay evvel şu yazıda belirtmiştim;

http://altankocak.blogspot.com/2010/05/quaresma-meselesi.html

Bugün -çok şükür- görüyorum ki, ben haksız çıktım. Ricardo sanki yıllardır bizimleymiş gibi. Evet, belki bizi tek başına şampiyon yapamayacak ama kesinlikle aldığı parayı hak eden, elinden gelenin en iyisini yapmak için bazen kendini bile aşan (Bkz: CSKA maçında 60 metre geri koşup çaldığı top), taraftarın ne istediğini, onu ne kadar sevdiğini fark eden ve bunun karşılığını vermek için dürüstçe çalışan dünyaca ünlü bir futbolcu kazanmış olmak bile bu sezonu şimdiden karlı kapatacağımızın göstergesi.

Medya arkası #3

Bir bahis programı ve tarafsızlık prensibinin çiğnenişi;

http://www.izlesene.com/video/spor-ntv-spor-1-0-2-rengini-belli-etti/2606891

18 Eylül 2010 Cumartesi

Bir Boğaz derbisi: Fenerbahçe - Beşiktaş

İstanbul'un iki eski semti Beşiktaş ve Kadıköy'ü ayıran Boğaz, bu hafta sonu bir derbiye daha ev sahipliği yapacak. Fenerbahçe ve Beşiktaş, tarihlerinde 327. kez bir araya geliyor.

Bu 84 yıllık rekabette Anadolu yakası 122 kez gülerken, Köyiçi 120 kez zafere uzandı. Galibiyet sayılarındaki denge, geçen sezonki lig maçlarına da yansımış, taraflar kendi evlerinde 3-0 (Beşiktaş) ve 1-0 (Fenerbahçe) ile kazanmışlardı.

Şimdilerde, sarı lacivertliler sıkıntı günler geçiriyor olsa da, herkes bilir ki büyük takımların buhranlardan kurtulmak için en kestirme yollarıdır derbiler. Bu, siyah beyazlıların en dikkat etmesi gereken konu. Sezona fırtına gibi başlayarak oynadığı 11 resmi maçın 9'unu kazanan Beşiktaş içinse, bu 90 dakika ilk kez kendi ayarında bir rakiple girişecekleri sınav olma gibi bir önem taşıyor. Bu deplasmandan alınacak avantajlı bir skor, İstanbul'un Avrupa yakasını çok rahatlatacak, karşı yakada ise -kuvvetle muhtemel ki- büyük kırılmalara yol açacak.

Bakalım bu pazar akşamı Boğaz sakinlerinden hangileri sevinecek ?

17 Eylül 2010 Cuma

Beşiktaş - CSKA Sofya: İlklerin ve enlerin maçı


- Beşiktaş, Avrupa kupalarındaki 50. galibiyetine uzandı.

- Fabian Ernst, siyah beyazlı formayla Avrupa'da ve bu sezonki ilk golünü kaydetti.

- 2010/11 sezonu Avrupa kupalarında en çok maç kazanılan sezon olarak tarihe geçti. (6 galibiyet)

- 2010/11 sezonu Avrupa kupalarında en çok gol atılan sezon olarak tarihe geçti. (18 gol)

- Avrupa kupalarındaki en uzun yenilmezlik serisi yakalandı. (7 maç)

- Avrupa kupalarındaki en uzun galibiyet serisi yakalandı. (4 maç)

- Beşiktaş, son 4 Avrupa kupası maçının tamamını kazanırken rakip ağları 10 kez havalandırdı, kalesinde gol görmedi.

- Beşiktaş bu sezon oynadığı 11 resmi maçın 9'unu kazandı.

12 Eylül 2010 Pazar

Beşiktaş - Ankaragücü maç notları



- Beşiktaş, üst üste üçüncü; bu sezon toplamda ise dördüncü kez 4 gol birden atarak kazandı.

- Beşiktaş, bu sezon oynadığı 10'uncu resmi maçta 8'inci galibiyetini aldı.

- Siyah beyazlılar, Ankaragücü ile oynadığı son 17 lig maçında 15 galibiyet, 2 beraberlik aldı.

- Bobo Beşiktaş forması ile 83., Nobre ise 45. golünü attı.

- Beşiktaş, İnönü'de Ankaragücü ile yaptığı son 9 resmi maçın tamamını kazandı.

- Bobo, bu sezon toplam 5 gole ulaşarak takımın en golcü oyuncusu oldu.

- İbrahim Toraman bu sezonki ilk golünü kaydetti.

10 Eylül 2010 Cuma

Gelenek bozulmasın


Ankaragücü maçları, istatistiksel olarak ligdeki en başarılı maçlarımız. Özellikle son 10 senede içeride, dışarıda süpürdüğümüz Başkent temsilcisini, yarın İnönü'den yine eli boş yollayarak CSKA Sofya ve Fenerbahçe maçları öncesi moral depolamalıyız.

Son 16 lig maçında 14 galibiyetimiz ve 2 beraberliğimiz olan Ankaragücü karşısında tek handikap Quaresma'nın büyük olasılıkla oynayamayacak olması.

İşte iki takım arasında son 8 sezonda oynanan lig maçları;

2009/10
İnönü 1 - 0
Ankara 0 - 0

2008/09
İnönü 1 - 0
Ankara 3 - 1

2007/08
İnönü 3 - 1
Ankara 2 - 0

2006/07
İnönü 2 - 1
Ankara 1 - 0

2005/06
İnönü 4 - 2
Ankara 3 - 2

2004/05
Ankara 4 - 1
İnönü 4 - 1

2003/04
İnönü 3 - 0
Ankara 1 - 1

2002/03
Ankara 1 - 0
İnönü 1 - 0

9 Eylül 2010 Perşembe

İtina ile rövanş alınır


EuroBasket 2009, Polonya
-------------------------------------------
16.09.2009...Slovenya.......67 - 69
18.09.2009...Yunanistan....74 - 76
19.09.2009...Fransa..........68 - 80
20.09.2009...Rusya...........66 - 89


Dünya Şamp. 2010, Türkiye
---------------------------------------------
29.08.2010...Rusya...........65 - 56
31.08.2010...Yunanistan....76 - 65
05.09.2010...Fransa..........95 - 77
08.09.2010...Slovenya.......95 - 68

8 Eylül 2010 Çarşamba

Alemin gözü yaşlı, Jimmy de Beşiktaşlı

Büyük spor organizasyonlarında sahaya bir Road Runner edası ile dalıp kah Figo'ya Barça forması fırlatan, kah Dünya Kupası heykelciğine Katalan şapkası giydiren Jimmy Jump lakaplı çılgın futbolsever, Radikal'e verdiği röportajda Beşiktaş hayranlığını dile getirdi.

Yunanistan'a gidip bir Larissa maçında Figo'ya yaptığını malum şahsa yaparsa kapalı kombinesi benden :)

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalEklerDetay&ArticleID=1017300&Date=07.09.2010&CategoryID=41

Euro 2012 elemeleri raporu


Türkiye, Belçika'yı Hamit, Semih ve Arda'nın golleriyle nihayet 3-2 geçerek ikide iki yaptı. İsmail Köybaşı ve Mehmet Aurelio 90 dakika sahada kaldı. Sıradaki Almanya deplasmanında alınacak bir beraberlik, grup liderliği için avantajı cebimize koyacak. (A Grubu)

Quaresma'nın 84 dakika forma giydiği maçta Portekiz, Norveç deplasmanında 1-0 kaybederek, Rum Kesimi beraberliğinin ardından girdiği şoku derinleştirdi. Şimdi, gruptan çıkmak için uzun bir galibiyet serisi yakalamalılar. John Carew de karşılaşmada 38 dakika görev yaptı. (H Grubu)

Fenerbahçeli Miroslav Stoch'un golüyle Slovakya, Rusya deplasmanından zaferle dönerken, Filip Holosko 13 numaralı formasıyla 90 dakika boyunca sahadaydı. Eski Beşiktaşlı Miroslav Karhan, 73. dakikada yerini hafta sonuki rakibimiz Ankaragücü'nün oyuncusu Sapara'ya bırakırken, başkent temsilcisinin bir diğer oyuncusu Vittek yedek kulübesinde bekledi. (B Grubu)

Gecenin sürprizlerinden biri Litvanya'dan geldi. Çek Cumhuriyeti'ni, üstelik deplasmanda 1-0 yenen Baltık temsilcisine karşı Galatasaraylı Milan Baros 90 dakika sahada kaldı. (I Grubu)

Hırvatlar, Yunanlar'la kendi evlerinde golsüz berabere kalırken Vedran Runje 90 dakika kalede, Gordon Schildenfeld ise aynı süre boyunca yedek kulübesindeydi. Adam bizden gittikten sonra açıldı mı ne ? (F Grubu)

5 Eylül 2010 Pazar

Doğu Avrupa duy sesimizi !

2012 Avrupa Futbol Şampiyonası elemelerine, Kazakistan deplasmanında Arda, Hamit ve Nihat'ın golleriyle alınan 3-0'lık galibiyetle iyi bir giriş yaptı A Milli Futbol Takımımız. Guus Hiddink yönetimindeki milliler Salı günü ilk ciddi sınavlarını Kadıköy'de Belçika karşısında verecekler.

Dokuz eleme grubunun liderlerinin yanı sıra en iyi ikinci de direk olarak Euro 2012 bileti kazanıyor. Kalan sekiz grup ikincisi takımdan dört tanesi, UEFA ulusal takım sıralamasındaki pozisyonlarına göre seribaşı olacak ve diğer dört takımla eşleşerek play-off oynayacak. Ev sahipleri Ukrayna ve Polonya'nın da otomatik katılımı ile takım sayısı 16'ya tamamlanacak.

Son yıllardaki pek parlak olmayan performansımızdan dolayı, ikinci olursak seribaşı olabilir miyiz, şüpheliyim. Bu nedenle grup birinciliğini, en azından da en iyi ikinciliği hedeflememiz gerekir. Bu da ancak Almanya haricinde tüm rakipleri süpürmemizle mümkün, zira Almanlar'ın sürpriz puan kaybı yaşayacaklarını hiç tahmin etmiyorum, ki bunu ilk maçlarında Belçika deplasmanından aldıkları 3 puanla bir kez daha hatırlattılar.

Şimdi, grubun favorilerine en büyük tehlikeleri yaşatacağı tahmin edilen Belçika'yı ağırlıyoruz. İlk maçlarını kendi evlerinde kaybetmeleri, onların bu maçtan puan almalarını zorunlu kılıyor. Bu nedenle katı bir defansif anlayışla oynayacaklarını tahmin ediyorum. Hazard, Fellaini, Dembele gibi oyuncularıyla, potansiyelli genç bir kadroya sahip konuk ekibin kısa bir süre sonra Avrupa futbolunda adından söz ettireceğini kestirmek güç değil. Hatırlatmak gerekirse, 2010 Dünya Kupası eleme gruplarında da karşılaştığımız Benelüks temsilcisini iki maçta da yenememiştik (İstanbul 1-1, Belçika 0-2).

Unutmamakta fayda var, grubun önümüzdeki ay oynanacak üçüncü ve dördüncü hafta maçları için önce Almanya'ya gidiyoruz, ardından Azerbaycan'ı ağırlıyoruz. Almanya deplasmanına 6 puanla gitmek bize oradan bir puan çıkarma ve grup finalini 2011 Ekimi'ne, Türkiye - Almanya karşılaşmasına bırakabilme şansı tanır.

Kısacası 7 Eylül akşamında oynanacak 90 dakika her ne kadar yolun çok başında görünse de, bence bizim açımızdan elemelerin en kritik sınavı. Futbolcularımızın ligde görülen genel anlamdaki formsuzluğunun milli takıma yansımaması tek temennimiz.

4 Eylül 2010 Cumartesi

1999'dan 2010'a



Eurobasket 1999. Ufuk Sarıcalı, Hüseyin Beşok'lu, çok genç bir Kerem Tunçeri'li kadromuzla Hırvatlar'ı, Almanlar'ı, Çekler'i yenerek çeyrek finale kadar yükselmişti A Milli Basketbol takımımız. Henüz 12 Dev Adam diye bir lakapları yoktu bu gençlerin, ama bugünkülerden çok daha sevmiştim ben onları nedense. Çeyrek finalde ev sahibi Fransa'ya, son topa kalan bir maçta, yanlış hatırlamıyorsam İbrahim Kutluay'ın bencil bir şut tercihi nedeniyle 66 - 63 kaybetmiştik. Erman Kunter yönetimindeki o yürekli gençlerin yerinde bugün yeller esse de büyük ölçüde, yarın akşamın 11 yıl öncesinin büyük burukluğunu hafifletmesini istiyorum. Bu kez ev sahibi biziz hem de. Bir not daha eklemeden geçmeyelim. Kaderin ne cilvesidir ki, 1999'un şampiyonu İtalya'nın o zamanki koçu Tanjevic şimdi Türkiye'nin başarısı için çalışıyor, o dönem genç kadromuzu başarıyla yöneten Kunter bu sene Fransa'da çalıştırdığı Cholet Basket'le şampiyonluğa ulaştı.