2 Ekim 2010 Cumartesi

Makus talihin nihayet yenildiği maç


Stadımıza adını veren İsmet İnönü’nün yıllar evvel Bozüyük’te yaptığını Schuster’li Beşiktaş, neredeyse sonsuz bir bekleyişi noktalarcasına Viyana’da yaptı Perşembe akşamı. Kazanılanları sadece üç puan ve bir galibiyet olarak görmek en hafif tabiriyle “naiflik” olur.

Avrupa kupalarında neredeyse 30 yıl boyunca hiç tur atlayamamış (geçilen ilk tur, 1986/87 sezonunda D. Tiran eşleşmesiyle gelmiştir) bir ekibin potansiyelini belirli bir noktaya getirdikten sonra bile bu arenada başarılı olamayışı çok acı bir durumdu. Nihayet Lucescu ile 2002/03 sezonunda oynanan çeyrek final, ertesi sezon son saniyede kaçırılan Şampiyonlar Ligi’nde turlama fırsatı, bu “makus talihi” yenmeye en çok yaklaştığımız anlardı. İkisinde de Lazio engeline takılmıştık.

Sonraki seneler, öncesinde de olduğu gibi sansasyonel zaferlerimiz oldu. PSG, Barcelona, Chelsea, Liverpool ve Manchester United gibi devleri dize getirsek de sürdürülebilir bir başarı yakalayamadık hiçbir zaman. Sorun mantalitedeydi belki de. Schuster’le değişen de bu olmadı mı ? Rakibi zihninde büyütmeden, kendi karakterini sahaya yansıtan bir ekip. Bir türlü kıramadığımız şeytanın bacağını 2010/11 sezonu itibarı ile paramparça etmemizin sırrı bu işte.

Orta seviyedeki 5 takımdan oluşan UEFA Ligi gruplarından üst üste 3 defa da çıkamayarak (2004/05, 2005/06, 2006/07) kendi kendimize oluşturduğumuz “kara büyü” de Viyana’da dağılıp gitti bana kalırsa. Grup L bitmiş, Beşiktaş ve Porto takımları arasında oynanacak iki final kalmıştır sadece. Bu arada valsin başkentinde temizlediğimiz bir hesap da ev sahibi takımla olandı. Rapid Wien, Beşiktaş’ı Türk futbol devrimi gerçekleşmeden, karanlık çağlarımızda tam üç kez elemişti (1960/61, 1967/68, 1984/85). İnönü’deki maçın grubun son haftasına kalması o yüzden biraz canımı sıkıyor. Maça as kadro ile çıkmama ihtimalimiz, en az o dönem ve bu dönemki kadar “farklı” bir skor konusundaki amansız dileklerimi ürkütüyor.

2010/11 sezonunda Avrupa kupalarında 8 maçlık yenilmezlik serisi yakalayarak, rakip ağlara tam 20 gol göndererek, kalemizde sadece 2 gol görererek, 3 deplasman galibiyeti alarak, 7 kez kazanarak tarihimizin saydığım her bir paragrafta en parlak günlerini yaşamaktayız.

Umarım kendi tarihimizi yazmaya devam ederiz. Çünkü bunu çok çok uzun zamandır bekliyorduk…

Hiç yorum yok: