8 Ağustos 2009 Cumartesi

Ruh, Semt, Takım

İki kıtayı bağlayan şehrin başkentidir Beşiktaş. Çok anlamda Doğu'yla Batı'nın ortasında kalmış insanların ülkesinin eski merkezi. Köyiçi'ne de buranın başkenti desek yanlış olmaz belki. Çelişkilerin, arada kalmışlıkların unutulduğu bir anlam ve boyut vardır burada. Vakti zamanında semtin çocuklarınca kurulan kulüp, arması ve renkleri, taraftarı ve türlü simgesiyle her köşesindedir buraların, mutlak hakimidir. "Başka sevdalara Kapalı'yız" gibi, ilk bakışta gayet arabesk ve klişe görünecek pankartın dile getirmek istediği gerçeklik budur. Köyiçi'nde doğan bu ruhun zamanı geldiğinde tüm ülkeye yayılmış olmasına karşın halâ ve asla ve iyi ki kaybetmediği o yerel tavırları ve durumudur Beşiktaş'ı özel kılan. Fulya'lı günlerde maç öncesi takım otobüsünün tesislerden çıkmasını bekleyen küçük çocuk için bir gün kazanılan Barcelona veya Chelsea maçları ironik ve akılalmaz derecede sevindiricidir. Siyah beyaz formasını giyip kardeşiyle tesislerin her zaman açık, paslı kapısından giren çocuk taş tribünlerden kendini toprak sahaya attıktan sonra Beşiktaşlı bir futbolcudur bir kaç saatliğine. Yan taraftaki çim sahada Fevzi Abi'si ter dönerken, o yan tarafta bu hikayeye ortak olabilir kendince. Bu yüzden o gece o topu sadece Fevzi değil, o da ıskalayacaktır. Kaybedilen şampiyonluğun hüznü ve acısı o misli büyüktür dolayısı ile, ama tutsaklığı da aynı derecede öyledir, hatta daha da büyür her başarısızlıkla. Yıllar yıllar sonra, bir Mayıs akşamı Fevzi'nin ıskaladığı şampiyonluğu, aynı renkler karşısında kazanmaya ramak kalmışken, Köyiçi bomboştur. Herkes ve her şey, semtin az ötesindeki "misafir odası"nda oynanan oyunu izlemektedir televizyonlu odalardan, "Kazan" dairelerinden ve bir çok yerlerden. Kulaklarda yankılanan eski zaman tezahüratlarının sesi yavaş yavaş yükselir ve üç harfli, sihirli bir sözcükle patlar: GOL ! Bir anda caddeler ve sokaklar, meydanlar ve balkonlar, genç ve yaşlılarla, çoluk ve çocuklarla istila edilmeye başlanır. Yanan meşaleler bizim mahallenin takımının mutlak zaferini müjdeliyordur. Genç kızların apartman balkonlarından yaptıkları karşılıklı tezahüratlar, 15 yıl aradan sonra gelen şampiyonlukta semt esnafının ücretsiz dağıttığı siyah zeytin ve beyaz peynir takımını hatırlatır. Fevzi'yle birlikte oynadığı o maçın travmasını nihayet üzerinden atacaktır eski çocuk, yeni genç. Bu kez Cordoba'yla karşılıklı idman yapamamıştır ve ileride hiçbir zaman da yapamayacaktır, ama onlar halâ bizim semtin anlı şanlı mahalle takımıdır ve aslolan da bu ruhtur. Zafer ve bozgunlar, bu aşk gezegeninin yörüngesinde dönen uydulardan öteye gidememiştir hiçbir zaman.




NOT: Fotoğraf, National Geographic Türkiye dergisinin Haziran 2003 sayısından alıntıdır.

Hiç yorum yok: