20 Kasım 2010 Cumartesi

Sınırsız futbol


Maçlar haricinde pek televizyon izlemediğimden olsa gerek, güzel bir futbol programını ıskalamışım. Geçtiğimiz Pazar CNN Türk'te denk geldim ve çok beğendim. Hamasetten ve ezbere, karından konuşmadan uzak, olabildiğince istatistiklerden yararlanmaya çalışan ve olayları değil daha çok fikirleri konuşma hevesinde, uzun süredir izlediğim en kaliteli futbol programıydı Sınırsız Futbol. Nebil Evren, Cem Yılmaz ve Hakan Yaşar'ın katılımcıları olduğu programı benim gibi "saf futbol"severlere şiddetle tavsiye ederim.


19 Kasım 2010 Cuma

Santa Cruz ?


Bugün spor medyasında Beşiktaş'ın Roque Santa Cruz'la ilgilendiği, Manchester City'de bir türlü bekleneni veremeyen 29 yaşında ve 1.91 boyundaki Paraguaylı golcünün de siyah beyazlılara sıcak baktığı yazılmış.

Ne dersiniz, olur mu, olsa iyi olur mu ?

17 Kasım 2010 Çarşamba

Oylar Hamit'e


FIFA tarafından düzenlenen Puskas Yılın Golü Ödülü'nün, bu seneki adayları arasında Hamit Altıntop'un Kazakistan'a attığı muhteşem gol de var. Milli futbolcumuzu oylamada ilk sıraya taşımak için aşağıdaki bağlantıya tıklayıp ankete katılabilirsiniz;

http://www.fifa.com/ballondor/puskasaward/index.html

16 Kasım 2010 Salı

Beşiktaş - Hemofarm Stada


10 Nisan 2008. Güçlü kadrosuyla ligde ve Avrupa'da fırtına gibi esen, gruplarda yaptığı 10 maçın tamamını kazandıktan sonra, 15 sayılık dezavantajın rövanşında Hapoel Jerusalem'i Akatlar'a gömen, sonraki turda müthiş bir taraftar desteğiyle Kızılyıldız'ı da deviren Beşiktaş, İtalya'da ULEB Kupası çeyrek finalinde ezeli rakibi Galatasaray'la eşleşiyor.

Son topa kalan mücadele, 61-60 sarı kırmızılıların lehine sonuçlanacak ve Beşiktaş, final favorilerinden olarak düşünüldüğü turnuvaya veda edecekti.

O günden sonra Avrupa'da istediğimizi hiç gerçekleştiremedik. Son iki sezon da Eurocup gruplarından çıkamadık.

Bu akşam, futbolda olduğu gibi basketbolda da yeni bir dönem başlatma şansımız var. Güçlü Sırp temsilcisi Hemofarm Stada'yı yenerek bayramı çiftlemek gerek.

Iverson etkisi ile maç, TRT Spor kanalından da yayınlanacak. Umarım bu Akatlar'daki kalabalığı seyreltmez.

İyi Bayramlar !

15 Kasım 2010 Pazartesi

Takip edilesi Beşiktaş blogları


Rakiplerimiz ne yapıyor ?


Avrupa Ligi L Grubu'nda çekiştiğimiz rakiplerimiz kendi liglerinde ne haldeler, bir bakalım:

Porto: Dün, ligin dibindeki Portimonense'yi Dragao'da 2-0'la geçtiler. 11 haftası geride kalan Portekiz Ligi'nde 10 galibiyet ve 1 beraberlikle, en yakın rakipleri son şampiyon Benfica'ya 10 puanlık bir fark yaptılar bile. Bu sene ligi süpüreceklerini tahmin etmek zor değil.

Rapid Wien: Bu hafta Mattersburg'la deplasmanda 2-2 berabere kaldılar. Ligde liderin 5 puan gerisinde üçüncü durumdalar.

CSKA Sofya: 2 Aralık'ta evlerinde ziyaret edeceğimiz Bulgar temsilcisi, ligde oynadığı son maçta Plovdiv'i 1-0 yenerek 4. sıraya kadar yükselmeyi başardı. Lider Litex Lovech'in 9 puan gerisindeki CSKA, teknik direktör değişikliğinden sonra toparlanmışa benziyor.

14 Kasım 2010 Pazar

Schuster, Rijkaard olmayacak


Küçük beyinler olayları, ortalama beyinler kişileri, büyük beyinler fikirleri konuşur, tartışır.

Kasımpaşa beraberliğini, Gaziantep B.B. mağlubiyetini, Guti’nin kaçırdığı penaltıyı ve fizik kondisyon durumunu, Quaresma’nın verilmeyen golünü bir kenara bırakalım. Zira şimdi, fikir konuşmak zamanıdır.

Elden kaçırılan rakipler, sürpriz yenilgiler, her takımın kaderinde olduğu ve olacağı gibi, Beşiktaş’ınkinde de mevcuttur ve varolmaya devam edecektir. Burada alışılagelmişin dışında bir sorun olduğunu iddia edenleri mantığa davet etmek gerekir. Buna “futbol” diyorlar. Güçlü, güçsüzü her seferinde kesinlikle yeniyor olsaydı, dünyanın en çok izlenen sporu olur muydu, bir soru işareti.

Bu genellemeden Beşiktaş özeline inelim.

Nasıl bir Beşiktaş istiyoruz ?

Hayallerimizi, gündelik olaylardan ve güncel kişilerden soyutlanarak kuralım. 2013’te 110. yılını kutlayan Beşiktaş nasıl bir vizyonda, hangi istasyona giden rayda ilerliyor olmalı ?

Sezon başında Schuster ile gerçekleşmiş bulunan devrim, Beşiktaş’ın kurtuluşudur. Tıpkı Vicente del Bosque’ye iki sezon sabredilebilmiş olsaydı gerçekleştirebileceğimiz gibi. Karakterli, rakibin yeteneklerini ve zaaflarını bilen ancak kendi gerçeklerinden ve yolundan vazgeçmeyen ve bunları dikte ettirmeye çalışan, Kara Kartallar lakabını kalabalık savunma hattıyla rakibine pozisyon vermediği bir maçta değil de, rakip kaleye tam 66 kez saldırıp izleyenleri büyülediği ancak yine de yenişemediği bir karşılaşma esnasında kazandığının bilincinde, geleneğini yeteneği ile harmanlayabilen bir Beşiktaş benim hayalimdeki.

Avrupa kupalarında deplasman maçlarına ve ligde derbi karşılaşmalarına önce rakiplerinin önemli silahlarını durdurmak, sonra da yakalayabileceği fırsatların peşinde koşmak parolasıyla çıkan bir Beşiktaş değildir hiçbirimizin düşlerindeki. Son haftalardaki olumsuz skorlardan güç alarak artık iyiden iyiye seslerini yükselten karşı devrim çığırtkanlarının, “Beşiktaş’ta Daum sesleri” diyenlerin istediği sanırım bu olsa gerek.

Futbolda başarılı olmanın sadece tek bir formülü olmadığı gerçek, yapıcı muhalif seslere kulak kabartmak şart. Ancak Schuster’i, Beşiktaş’a aşılamaya çalıştığı bu yeni ruhun henüz oturma döneminde, birkaç kötü sonucu felaket senaryosuna döndürerek yıkmaya, göndermeye çalışmak her şeyden önce Beşiktaş’ın geleceğine ihanet etmektir.

Bu takım lig ve Avrupa’da neredeyse her sezon “uzun bir başarısızlık” serisi yakalar. Bu sezonkinin nedenini yalnızca uygulanmaya çalışan yeni modele bağlamak futbol cahilliğidir. Geçtiğimiz sezon ligde iki kez 4 maç boyunca kazanamadığımızı, 2005/06 sezonunda İnönü’de oynadığımız lig maçlarında 6 galibiyete karşılık tam 7 mağlubiyet aldığımızı hatırlayan var mı ?

Ancak hiçbir zaman bu takım, bu sezonki gibi 10 Avrupa kupası maçında 7 galibiyet alamadı; oynadığı son 7 Avrupa deplasmanında hiç kaybetmeyerek yaptığı gibi bir dış saha başarısı kaydedemedi. (Rakiplerimizin güçsüz olduğunu söyleyenlere birkaç hatırlatma yapabilirim: M. Kharkiv 1-4, CSKA Sofya 2-2, D. Bükreş 1-2, Malmö 0-1, Bodo 1-1, Sarajevo 2-2)

Sizce de Schuster’in Türkiye kariyerinin gelişimi, Rijkaard’ınkini hatırlatmıyor mu ? Bol gollü zaferler ve alışık olmadığımız karakterli bir sistem ve büyük umutlarla başlanan serüvenin, yer yer teknik adamın kendi hataları, yer yer oyuncu performanslarının yerlerde sürünmesiyle, en kötüsü de ilerleyen süreçte yönetimden gelen anlamsız müdahale ve medyadaki inanılmaz yorumlarla kaybolan motivasyon ve denge ile kabusa dönüşmesi…

Beşiktaş camiası, yönetimi ve taraftarı ile buna izin vermemelidir. Bernd Schuster, puan cetvelinden bağımsız olarak en az 2 sezon boyunca Beşiktaş’ı yönetmelidir. Çevresel faktörülerin, Rijkaard’a, Gerets’e, Lucescu’ya yaptığı gibi takıma müdahale ederek taşların yerinden oynamasına müsaade edilmemelidir.

Şayet korktuğumuz senaryo gerçekleşirse, işte asıl bu Beşiktaş’ın gelecek 5 yılını karanlıklara iten bir felaket olur.

NOT: Bu yazı, Gençlerbirliği maçı oynanmadan kaleme alınmıştır.

Oku, dinle, izle #5


13 Kasım 2010 Cumartesi

Akatlar şenleniyor


Allen Iverson'un gelişiyle hareketlenen Beşiktaş basketbol şubesi, Perşembe akşamı bayanların Aris'i 61-45 ile dize getirmesiyle 1998'in manevi rövanşını aldı; dün akşam da uzatmaya giden maçta erkekler Oyak Renault'u 87-81 ile geçerek lige üst üste 2. galibiyetini aldı.

Bayanlarımız yarın Akatlar'da Galatasaray'ı ağırlıyor, Salı akşamı ise Eurocup gruplarının ilk maçında Sırp temsilcisi Hemofarm Stada siyah beyazlı taraftarlar ve Iverson ile tanışacak. Sonrasında ise ligde Fenerbahçe derbisi bekliyor bizleri. Kısacası potada heyecanlı günler pek bir yakında.

Yıllardır türlü sorunla uğraşmalarına rağmen ellerinden geleni yapan takımlarımız sonsuz desteği hak ediyor.

Bayramda Akatlar'a !

7 Kasım 2010 Pazar

Öyle bir geçer zaman ki #9

Rıza Çalımbay yönetimindeki Beşiktaş, 2004/05 sezonunu A. Sebatspor deplasmanında kapatırken 18 yaşındaki bir genç profosyonel kariyerininin ilk sayfasını açıyordu. Veysel Cihan ve Orhan Kaynak'ın karşılıklı golleriyle 2-2 berabere biten maçın siyah beyazlılar açısından tek olumlu yanı orta sahada ve defansın solunda görev yapabilen, sol ayaklı bir genci PAF takımından A takıma kazandırmış olmaktı; Mehmet Seyfettin Sedef.

Ertesi sezonun sonlarında göreve gelen Jean Tigana döneminde şans bulmaya devam eden Mehmet Sedef, 2006 Mayıs'ında İzmir'de Tümer (2) ve Gökhan Güleç'in golleriyle Fenerbahçe'yi 3-2 yenen Beşiktaş Türkiye Kupası'na uzanırken ilk 11'de sahaya çıkmıştı.

Mehmet, Kara Kartallar sonraki sezon yine aynı şehirde, bu kez K. Erciyesspor'u Bobo'nun 101'deki golüyle geçerek tekrar kupaya uzanırken 51. dakikada Koray'ın yerine sahaya girmiş, kariyerindeki ikinci finalden de mutlu ayrılmıştı. Bir sezon daha Beşiktaş'ta oynayabilen Mehmet Sedef, Süper Lig ve Kupa'da toplam 42 resmi maça (31 Süper Lig, 11 Kupa) çıktığı yuvasından 2008/09 sezonunun başında iki kez güldüğü İzmir'in siyah beyazlısı Altay'a kiralık verilerek ayrılacaktı. Ege temsilcisinde yeterince şans bulamayacağı iki sezon geçiren Mehmet, şu an bu sezon Süper Lig'e yükselen Konyaspor'un başarısı için ter döküyor.

Ne olacak bu Nobre'nin hali ?


Bu aralar sakatlıklarla cebelleştiğinden adını pek duymasak da yılda 2,4 milyon avro kazanan bir forvetimiz var, belki hatırlarsınız: Mert Nobre. Bu sezon 4 golü bulduğundan yıllık görevini ifa etmiş gibi görünüyor ancak kendisiyle sözleşmemiz gelecek sezon sonuna dek devam ediyor. Yaklaşık 5 milyon avroluk bir maliyet demek bu. Kısacası finansal gücümüzü hiçbir şey karşılığında harcamaya devam ediyoruz.

Guti'nin yıllık ücretinin bile 2,7 milyon avro olduğunu hatırlatarak, kendisine teşekkür edilmeli ve sezon sonunda teklif veren ilk kulübe satılmalı, zira bu hamlenin Beşiktaş açısından çok karlı hatta elzem olacağını düşünüyorum.

Nobre'nin Beşiktaş karnesi (Lig + Kupa + Avrupa):

2006/07: 12 gol
2007/08 12 gol
2008/09: 14 gol
2009/10: 3 gol
2010/11: 4 gol

6 Kasım 2010 Cumartesi

Oku, dinle, izle #4


Oku: http://www.haber1903.com/schuster-del-bosque-olmamali_2_44886
Dinle: Beck - Dead Melodies
İzle: Girl, Interrupted

Ey Kaptan ! Geldiysen...


... 3 kez daha kalenin içine vur !

5 Kasım 2010 Cuma

Taraftar 'Avrupa' diyor


"Hangisi" diye sorarak siyah beyazlı taraftarın önceliğini ölçtüğümüz anket sonucunda 59 katılımcının 45'i, bir UEFA yarı finalini lig şampiyonluğuna tercih etti. Yani 100 Beşiktaşlı'dan 76'sı için Avrupa'da başarı, yerelden çok daha önemli. Çoğunluğun bir parçası olarak bu tablodan mutlu ve umutlu olduğumu itiraf etmeliyim. Bir hayali gerçekleştirmenin yolu, ona gerçekten inanmak ve ısrarcı olmaktır. 2010/11 sezonunun, Avrupa kupaları serüvenimiz için gerçek bir devrim olması umudu ile...

Çıktık açık alınla Dragao'dan


Quaresma'sız bir orta saha, daha maçın başında kaçırılan yüzde yüzlüğe yakın gol pozisyonı, yenilen anlamsız bir penaltı golü, acayip bir hakem dörtlüsü, rakibin 10 kişi kalmış olmasının avantajından yeterince yararlanamama, direkten dönen iki top... Türlü olumsuzluğa rağmen Avrupa'nın en acımasız deplasmanlarından Dragao'dan 1 puan çıkararak görevini yapan takımımızı kutlamak gerek. Galibiyet, gerçek bir zafer olurdu ancak bu beraberliği de takımımızın Avrupa macerasındaki olgunlaşmayı güçlendirecek bir adım olarak görüyorum.

Bunun haricinde bu 90 dakikanın ardından düşülmesi gereken notlar;

- Son 10 Avrupa kupası maçında yalnızca 1 mağlubiyet aldık.
- Avrupa kupalarında oynadığımız son 7 deplasman maçında da yenilmedik.
- Gruptan çıkmayı % 90 garantiledik.
- Ersan Gülüm diye bir stoper kazandık, Nihat ve Hakan'ı tekrar kazanma şansı elde ettik.

Deplasmanlarda takıma karakterli oynamayı öğretmiş olman bile yeter, teşekkürler Bernd Schuster.

2 Kasım 2010 Salı

Bobo'nun sözleşmesi

Bobo'nun sözleşmesi bu sezonun sonunda bitiyor. Yönetim elini çabuk tutup uzatsa da rahat etsek. Biliyorum, sayıları az da olsa bazıları Bobo'nun yer yer dalgalı performansından memnuniyetsiz ve daha iyi bir yabancı forvet istiyorlar. Bu durumda bile, bizim yetiştirdiğimiz bu yeteneğin öyle bonservisini eline alıp gitmesine göz yumamayız. Kırıcılığını geçtim, hiç iktisadi değil. İşte İstanbul'da 5. yılını doldurmanın eşiğindeki Brezilyalımızın Beşiktaş karnesi;

Organizasyon...... Maç..Gol
Türkiye Ligi.............132.....56
Türkiye Kupası.........31.....22
Süper Kupa...............3.......1
Avrupa Kupaları........34......12
Toplam...................200.....91