27 Kasım 2009 Cuma

İnanç güzel bir silahtır

3-0'lık Fenerbahçe zaferinin ardından Mustafa Denizli'nin söylediklerini dinlediğimde, takımın Manchester'da bir farklı olacağını anlamıştım. Herkese "Beşiktaş'a bahis oynayın" diye şakayla karışık da olsa düşüncelerimi açıklarken, güvendiğim bir başka totem daha vardı. Kara Kartal, her Şampiyonlar Ligi macerasında bir devi yıkmayı başarmıştı. 97-98'de PSG, 00-01'de Barcelona, 03-04'te Chelsea ve nihayet 07-08'de Liverpool. Aklıma bir de 9 yıl önceki başka bir tesadüf düştü maç öncesi. 16 Eylül 2000'de yine İnönü'de yine 3-0 kazanılan Fenerbahçe maçından 3 gün sonra gelen Barcelona galibiyeti, bu sezonki derbi zaferinin de başka bir üç puanının müjdeleyicisi olabileceğini düşündürüyordu. İngiliz ekibinin sahaya gençler ağırlıklı bir kadroyla çıkacağını bilmek de başka bir itici güçtü. Takımlar sahaya çıkarken, bu sezonun uğurlu forması damalıyı da görünce, nedense hayatımın en rahat Beşiktaş maçını izledim diyebilirim. İsmail, topu Tello'ya kestikten sonra Şilili ilk kontrolü gerçekleştirdiğinde "Gol!" dedim, oldu da.. Garip bir huşu içinde geçen 85 dakikadan sonra, korku filmini andıran son anlarda nabızlar tüm Türkiye'de olduğu gibi benim için de zirveye vurdu. Nihayet, Old Trafford'da 23 maç sonra Manchester United ilk kez yenildi ve ümitlerimiz 8 Aralık için İnönü'ye, CSKA maçına kaldı. Olasılıklar çoklu, işler zorlu evet, olmasa da olur hatta, ama yine de, inanç güzel bir silahtır.

Hiç yorum yok: