14 Ağustos 2010 Cumartesi

Düşler, umutlar...

Bir çocuğun, uçurtmasının en yükseklerde sonsuza dek süzüleceğini umması kadar naif bir düşünce kaplar her yeni başlangıç öncesi sevenleri... "İnsan, düşlerinin büyüklüğü kadar özgürdür" deyişine selam çakarcasına, körü körüne peşinden sürükleyen şey nedir bu kadar insanı ? En gerçekçi kişinin bile çocukluk rüyaları yok mudur -bir tanesi bile olsa- yarım kalan, olamayan ? Dünyadaki tüm güçlerin toplamından bile büyüktür kısacası düşlerin, rüyaların, umutların gücü. Çünkü onlar sonsuz ve sınırsız, aynı zamanda yıkılamazlardır. Kendince bir milat belirleyip "sayabileceğin" başlangıçların sayısının sonsuzluğunun yanında, gerçeklikten nanik yaparcasına kaçıp girebileceğin "harikalar sığınağı"nın kapısında sorulan parola, göz kapaklarını düşürmektir, bundan kolay bir şey var mıdır ki hem rüyada hem dünyada ?

Bu gece saat 10'da yeni rüyalara dalıyoruz, ne zaman uyanabileceğimizi merak bile etmeden belki de, düşlerimizin güzelliğine aldanıp daha doğrusu inanıp...

Hiç yorum yok: