4 Ekim 2009 Pazar

Kaos teorisi

Bir sonucu meydana getiren etkenler bazen o kadar birbirinden bağımsız, değişken ve fazladır ki, söz konusu durum için kesin bir kanıya varmak çok çok zordur. Hatta bu olguyu doğuran faktörlerin kendilerinin bile aslında bir şeylerin sonucu olduğu göz önüne alındığında kucağımızda nur topu gibi bir kaos teorisi buluruz. Dün gece Dolmabahçe de değme fizikçinin çözemeyeceği böyle bir kurama ev sahipliği yaptı. Karşımızda "çıktı" olarak psikolojik baskıdan dolayı kafalarının emrettiklerini yerine getiremeyen 11 futbolcu, tarihinde ilk kez bu denli derinden bölünmüş bir Beşiktaş kapalısı ve stadyumundan aynı terzinin elinden çıkmış takım elbiseli bilmem kaç koruması eşliğinde ayrılabilen bir kulüp başkanı vardı.

Uzun bir aradan sonra 3 puanı getiren golün sahibi Tabata'nın 8 milyon avroluk bonservis bedeli bir sonuç muydu yoksa bir neden miydi başlı başına bu kaosta, yoksa tribünlerin bölünmüşlüğü müydü tetikleyen o kardeş kavgasını ? Ya da yapılan sayısız ve koskocaman yanlışlar mıydı stadyumu ikiye değil de bilmem kaça bölen ? Başkan ve eşinin protestolara karşın takındıkları tavır bir son muydu yoksa başlangıç mı ? Açtırılan ve açılamayan pankartlar soğuk savaşın en basit temsilleriydi de, Beşiktaş'ı buraya getirenler futbolcular mıydı sorumlu yoksa futbolcuları Beşiktaş'a getirenler mi ? Bilemedim... Bilmek istediğimden de emin değilim.

Maçın ertesi Pazar sabahı İstanbul'a yağan yağmur bu kaosu da alıp denize sürüklese ne güzel olurdu ama... Yakın gelecek, uzak gelecek. Şimdi ikisini de tahmin etmek zor fizikçilerin söylediğinin aksine.

Hiç yorum yok: