(Ayrton Senna)
31 Aralık 2009 Perşembe
Ne demiş #4
(Ayrton Senna)
27 Aralık 2009 Pazar
Buonanotte yaşam savaşında
26 Aralık 2009 Cumartesi
24 Aralık 2009 Perşembe
Potanın keyfi yerinde, yine maşallah
21 Aralık 2009 Pazartesi
Nihat'ın anlamı
( * Uğur Meleke’nin 02.07.2009 tarihli Nihat ne demek başlıklı yazısından alıntıdır.)
Geçtiğimiz haftalarda Diyarbakırspor karşısında İnönü’de alınan golsüz beraberliğin harap ettiği siyah beyaz sinirler oyundan alınan Nihat Kahveci’ye boşalırken içim cız etti ve bu yazıyı hatırladım. Endüstriyel futbolun yıllardır bilinçaltlarına pompaladığı başarı odaklı acımasız zihniyet son barikatı ne de güzel aşmıştı, anlaşılan buydu o protestodan. Doğru, kaybedilen iki puanın sorumlusu oydu. Çünkü kaleciyle karşı karşıya bir pozisyonu kaçırmıştı. Atsaydı 1-0’dı maç. Ve Beşiktaş hiçbir zaman bir Anadolu takımına maç vermezdi o skordan İnönü’de. Bu haftaki 3-2’lik Bursaspor mağlubiyeti mi ? O da Nihat’ın kornerde topu Tello’nun elinden almasından olmadı mı ? Futbol bu kadar basit işte. O golü atarsan, maçı alırsın. Üç puan daha alırsan şampiyon olursun. Ama bir Nihat Kahveci daha bulamazsın. Bulamıyorsun işte kaç senedir ? Altyapıdan çıkıp "kral yapma, kral ol"cular, her gittiği durakta "ben zaten doğuştan bunlardandım"cılar, kolunda Baba Hakkılar’ın kaptanlık pazubandı varken ezeli rakibiyle görüşen "amatör filozof"cular, siyah beyaz formayla hepi topu 3 – 4 maç (270 – 360 dakika) oynadıktan sonra nedense kendisine tapınma hareketi yapılması gereksinimi doğan "tonton Ailton"cular arıyorum derseniz ama, sus pus kalırım. Onlardan çok var, istemediğiniz kadar. Ama başka bir Nihat yok. İspanya’da en flaş yıllarını yaşarken, istese Boğaz’ın karşı yakasına çok çok basamaklı rakamlarla transfer olabilecekken bile, Futbol Mundial’da takım arkadaşı Pires’e "Şampiyon Beşiktaş" dedirten hani... Belki hatırlarsınız, 8 numaralı formasıyla bir evladımız vardı, eski geleneğimiz altyapıdan gelen.
Kaptanlık pazubandını Delgado’nun, Nobre’nin taşıdığı bir Beşiktaş’ta, Nihat’ın sahaya çıktığı her maç benim için 3-0 hükmen galiptir.
Yalnızca varoluşuyla, Beşiktaş’ın anlamını hatırlatan Kaptan’a ithaf olunur...
13 Aralık 2009 Pazar
Makus talih, tekerrürle yenilebilir
Başta söylediğimiz gibi, mevcudiyet bazen sadece orada olmaktan fazlasıdır. Makus talihimizi yenmenin formülü ısrarda gizlidir, kabul edene kadar yenilmiş sayılmayacağımızın bilinci ile.
12 Aralık 2009 Cumartesi
Ne demiş #3
Öyle bir geçer zaman ki #6
Holosko kalıyor mu ve Delgado gitmiyor mu ?
9 Aralık 2009 Çarşamba
Suç bende, bilmez gibiyim
6 Aralık 2009 Pazar
Ligin genç 11'i
K-Volkan-Fenerbahçe-21
D-İsmail-Beşiktaş-20
D-Eren-Kayseri-21
D-Mahmut-İstanbul BB-21
D-Aykut-Gençlerbirliği-21
O-Ceyhun-Trabzon-21
O-Murat-Gaziantep-21
O-Aydın-Galatasaray-21
F-Batuhan-Beşiktaş-18
F-Sercan-Bursa-19
F-Mustafa-Gençlerbirliği-21
TD: Yılmaz Vural... :)
Bu kez haklıyız: Hakeme gözlük !
Luce-severlere duyuru
Can Erdem üzerinden acı bir Beşiktaş tablosu
28 Kasım 2009 Cumartesi
Bayramda Akatlar'a
27 Kasım 2009 Cuma
Öyle bir geçer zaman ki #5
İnanç güzel bir silahtır
21 Kasım 2009 Cumartesi
Ne demiş #2
15 Kasım 2009 Pazar
Sol açığa Galli aday
Adı, Joseph Christopher Ledley. 1987 yılında Cardiff’te doğan solak, profesyonel futbol yaşamına da “köyünün” takımı olan Cardiff City’de başladı. Ledley, Galler Milli Takımı’nın her kategorisinde forma şansı buldu. U-17 takımında 6 kez, U-19 takımında 3 kez, U-21 takımında 5 kez milli olduktan sonra 2006’da A Milli Takım formasına “merhaba” dedi.
Henüz 22 yaşında olmasına rağmen 32 kez A Milli oldu ve 2 de gol attı. Geçtiğimiz aylarda Galler-Estonya maçında kaptanlık pazubandını takarak ülkesinin en genç kaptanı unvanını aldı. İngiltere Championship’de (Turkcell Süper Lig’in bir altına denk lig) şampiyonluk mücadelesi veren Cardiff City’nin bu genç yeteneği, sezon sonunda serbest kalacak ve adı Everton gibi Premier Lig kulüpleriyle anılıyor...
8 milyon avro bonservis bedelli yurtiçi transferler yapmaktansa, Avrupa’nın gelecek vaad eden gençlerini bulmalı, Beşiktaş’ı ve kendilerini Avrupa arenasında hem sportif hem de finansal olarak büyütme fırsatını kullanmalıyız.
Yolcudur Abbas
14 Kasım 2009 Cumartesi
Ne demiş #1
Jose Mourinho
(Takımı Inter'in Genova karşısındaki kötü oyununu yorgunluğa bağlayan medyaya cevaben)
Eyvah diyeyim
Uğur'un, geçmişteki Çarşı'yı öven söylemlerini de hatırlarsak, yönetim kongre öncesi yeni bir transfer bombası (!) patlatsın ister misiniz ?
Taraftarın ikilisi: Nihat - Batuhan
13 Kasım 2009 Cuma
Beşiktaş vs. Beşiktaş
12 Kasım 2009 Perşembe
Nobre açılımı #4
11 Kasım 2009 Çarşamba
Nobre açılımı #3
Basından alıntı:
"Beşiktaş - FC Zürih maçının 90. dakikasında teknik heyete karşı gelerek oyuna girmek istemeyen X, süresiz kadro dışı bırakıldı. PAF takımla antrenmana çıkacak olan X'e ağır para cezası verilecek."
Takımının en kritik maçında oyuna girmeyi reddeden, daha sonra kaptanlığa yükseltilen, sonrasında ise sözleşmesinin uzatılması için menajerini kulübe musallat eden Beşiktaş kaptanı hangisidir ?
a) Vedat Okyar
b) Hakkı Yeten
c) Mert Nobre
9 Kasım 2009 Pazartesi
Nobre açılımı #2
Bobo: 3,9 sezon - 66 Gol = 17 Gol/Sezon, 1,2 milyon €
Holosko: 1,9 sezon - 25 Gol = 13 Gol/Sezon, 0,8 milyon €
Nobre: 3,4 sezon - 38 Gol = 11 Gol/Sezon, 2,4 milyon €
Not: İçerisinde bulunduğumuz 2009/10 sezonu 12 haftasının geride kalmasına istinaden 0,4 sezon olarak hesaplanmıştır.
8 Kasım 2009 Pazar
Nobre açılımı #1
Huntelaar (Milan): 3 milyon €
Nobre (Beşiktaş): 2,4 milyon €
Baptista (Roma): 2,2 milyon €
Vucinic (Roma): 2 milyon €
Mutu (Fiorentina): 2 milyon €
Gilardino (Fiorentina): 2 milyon €
Crespo (Genova): 1,6 milyon €
Bojinov (Parma): 0,7 milyon €
Al sana Cola Turka !
Yaslı gittik şen geldik
7 Kasım 2009 Cumartesi
Uçurumdan önce son çıkış
2007/08 A. Aker 3-2
2007/08 İnönü 3-0
2008/09 A. Aker 0-0
2008/09 A.Aker 2-1 (Kupa)
2008/09 İnönü 1-1
Öyle bir geçer zaman ki #4
6 Kasım 2009 Cuma
Ruhsuzluktan yorulduğunda, kaldır başını bak Akatlar'a...
3 Kasım 2009 Salı
2 Kasım 2009 Pazartesi
Beşiktaş - Wolfsburg: Sadece bir an, her şeyi değiştirebilir
Skor tahminim: 0 - 0
Unutulmak istenen bir sezon: 1975/76
1 Kasım 2009 Pazar
Ali form tut, tut Ali tut
Holosko: 410 Dakika, 1 Gol
Bobo: 680 Dakika, 1 Gol
Nihat: 860 Dakika, 1 Gol
Nobre: 750 Dakika, 0 Gol
Baxter - Chatman A.Ş. kazandırıyor
31 Ekim 2009 Cumartesi
Aboneyim abone
2004/05 Ankara 4 – 1
2004/05 İnönü 4 – 1
2005/06 İnönü 4 – 2
2005/06 Ankara 3 – 2
2006/07 İnönü 2 – 1
2006/07 Ankara 1 – 0
2007/08 İnönü 3 – 1
2007/08 Ankara 2 – 0
2008/09 İnönü 1 – 0
2008/09 Ankara 3 – 1
2009/10 İnönü 1 – 0
30 Ekim 2009 Cuma
Zor dostum zor
Öyle bir geçer zaman ki #3
29 Ekim 2009 Perşembe
Efsane mi olacak hayal kırıklığı mı ?
2007/08 sezonu Ertuğrul Sağlam ile 2-1 kaybedilen Süper Kupa finali ile başlarken, gol Bobo’dan gelecekti. O sezon Avrupa Kupaları’nda 4 gol kaydeden Bobo’nun (2 Sheriff, 1 Liverpool, 1 Marseille) efsanevi Liverpool zaferinde maçı koparan 80. dakika golü “Çok babasın Bobo” terimini futbol literatürümüze sokarken, Marseille karşısında galibiyeti getiren sayısı da gerçekten usta işiydi ve tribünlerin sevgisini bir kez daha tazeliyordu kendisine. Bu arada 2007 Ekimi'nde Trabzon deplasmanında 2-0 geriden gelip 3-2 kazanılan maçta Kara Kartallar’ın 3. golünü atan Bobo, hakemin 79’uncu dakikada Rüştü’yü haksız bir şekilde oyundan atması üzerine kaleye geçmek zorunda kalmış ve uzatmalarla birlikte 15 dakika bu mevkiide başarıyla görev yaparak Pancu’nun tahtına ortak olmuştu; “Trabzon Kaplanı Bobo” !
Bobo, şu ana kadar attığı 65 golle Beşiktaş tarihinin gelmiş geçmiş en golcü yabancısı. Zago’nun önerisiyle Kara Kartallar’a kazandırılan oyuncu, üç buçuk sezonda 1 lig şampiyonluğu, 3 Türkiye Kupası, 1 de Süper Kupa sevinci yaşadı. Avrupa kupalarında attığı 7 golle, 9 gollü Pancu’ya 2 gol uzaklıkta ve o dalda da en golcü yabancı olması gayet olası. Görüldüğü gibi Bobo, maliyeti, yaşı ve istatistikleri göz önüne alındığında Beşiktaş tarihinin en iyi yabancılarından olarak görünüyor. Peki öyleyse, neden Bobo tartışmaları bir türlü dinmiyor ? “Beşiktaş’ın futbolcusu değil bu!” diyebiliyorsa bazı insanlar halâ, bu konuda Brezilyalı’nın da tamamen suçsuz olduğunu söyleyemeyiz. Bazen maç içinde kaybolması, 3 maç coşup 5 maç kayıpları oynaması, savrukluğu, konsantrasyon sorunu çözüm bekleyen negatif yönleri. Bu noktada, 8 milyon avroya kendisini satmaya çalışıp pazarlık 5 milyon avroya inince vazgeçerek oyuncuda kafa bırakmayan işbilmezlerin payını da verelim tabii ki. 2.5’a aldığınız ve kabul edelim ki yeri doldurulabilecek bir oyuncuyu satarak kâr etmek, kabul edebilebilir bir metod. Ancak bunu bir yöntem değil de ne amaçladığı belirsiz kişiler gibi yaparsanız, “8 veren olursa seni satarız” deyip sonra olmayınca “Haydi koçum sana çok güveniyoruz” derseniz, kulüp yönetmek olmaz bu.